Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

AKA GÜNDÜZ’ÜN HATIRLATTIĞI DEĞERLER!

Gençlik yıllarımda, Aka Gündüz’den söz edildiğini hatırlıyorum. Fakat sonra, ismini dahi  unutmuşum! Cemal Kutay’ın, “Bilinmeyen Tarihimiz” kitabında, Aka Gündüz hakkında aktardıklarını okuyunca, unutulmaması gereken bir isim olduğunu anladım. Günümüzde, müthiş bir değerler kaybı yaşayan basınımızın tarihinde,  böyle değerli temsilciler de vardı.

Asıl adı Enis Avni olan Aka Gündüz (1886-1958) Rumeli doğumlu. Harbiye’nin ikinci sınıfındayken, hürriyetçi fikirlerinden dolayı okuldan çıkarılır. Meşhur Vidinli Tevfik Paşa’nın yardımları ile Paris’e gider. Burada üç sene edebiyat tahsili yapar. Paris’ten döndükten sonra, Yıldız Sarayı’nın tercüme odasında çalışır.  Fakat, İttihat ve Terakki ile ilgisi olduğu gerekçesiyle Selânik’e sürülür. II. Meşrutiyet’in ilânından sonra, Ömer Seyfettin, Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem’le birlikte Milliyetçi, “Genç Kalemler” Dergisi’ni çıkarırlar. Enis Avni’nin, “Aka Gündüz” takma adıyla, bu dergide yayınlanan yazıları ve şiirleri dikkatleri çeker. Hikâye, roman, araştırma, fıkra alanlarında eserler verir. Aka Gündüz, İttihatçılarla yakın arkadaş olmasına rağmen, İttihatçılar, fikirlerini çekinmeden açıklayan bu baş eğmeyen adamdan pek haz etmezler! Yazmasını önlemek için onu Adana’ya vali muavini olarak göndermek isterler. Aka Gündüz, bu göreve gitmez ve devlet memurluğundan ayrılarak, hayatını yazılarıyla kazanmayı sürdürür.
I. Dünya Harbi öncesinde, zayıf olan donanmamızın güçlendirilmesi için bir Donanma Cemiyeti kurulur ve halktan bağış toplanmaya başlanır. Halk nerede ise, iki lokmasından birini fedakârca Donanma Cemiyetine bağışlarken, zenginlerin bağışları çok düşük düzeylerdedir.  Aka Gündüz, bunu çok ağır bir şekilde eleştirir ve göstermelik bağış yapan  zenginleri hedef alan bir broşür yayınlar. Burada tek tek ünlü zenginleri ve yaptıkları bağışları açıklar. Tarih 31 Aralık 1914’tür. 6 Ocak tarihli, açık mektubunda ise, 7 defa Sadrazamlık makamına gelen Sait Paşa’yı hedef alır. Bu mektup yayınladığında Sait Paşa, Ayan Meclisi Başkanıdır! Aka Gündüz’ün eleştirisinden nasibini alan Gazi Ahmet Muhtar Paşa ise Ayan Meclisinin İkinci Başkanı!
Bu mektupların yayınlanması üzerine, zenginler keselerin ağzını açmak zorunda kalırlar!
Cemal Kutay Donanma Cemiyeti hakkında şu bilgileri verir: Aka Gündüz’ü, ülkenin zenginlerine karşı böylesine sert bir hücuma geçirten sebeplerin başında, Donanma Cemiyeti’nin Genel Merkez Heyeti’nin Başkanı Yağcı Zade Şefik Bey’in feragat ve fedakârlıklarıdır. Başkan vekilleri de, Balıkesir mebusu Abdülaziz Mecdi Efendi (16 Mart 1920’de Meclis işgal edildiğinde Reis vekili),  devrinin ünlü din bilgini Mahmut Esad Efendi ve Kolordu Komutanı Faik Paşa’dır. Bunların hepsi fahri olarak, fedakârca hizmet ediyorlardı. Cemiyetin başındakilerin bu fedakârca çalışmaları vatandaşları da öylesine sarmıştı ki, halk, Donanma Cemiyeti’ne bağış için âdeta yarışmaktaydı.
İşin başındakilerin verdikleri güven halkı da etkiliyor. Şimdi düşününüz: Önemli makamlarda bulunan insanların, kibirden uzak, mütevazı bir hayat yaşamalarının, israftan kaçınmalarının, yukarıdan aşağıya doğru nasıl olumlu etkilerinin olacağını!
Aka Gündüz’ün daha sonra Sadrazam olan Talât Paşa ile çok yakın dostluğu vardır. Talât Paşa’ya ait bir hatırasını şöyle anlatmış: “Bilirsin, benim asıl adım Enis Avni’dir. 1906’da, Talât’la beraber Selânik telgrafhanesinde çalışıyorduk. Beni İstanbul’dan sürerken, gözaltında bulundurabilmek için o vazifeyi vermişlerdi. Bir gün benden, o zaman değerli bir para olan iki mecidiye  (yani kırk kuruş) istedi. Bu borç almalar birkaç defa tekrarlandı. Ailesi kalabalık ve geçimi sıkıntılı idi. Ben bekârdım ve başka gelirlerim de vardı. Ders veriyordum. Bir gün bana dedi ki: ‘Merak etme… Sadrazam olduğum zaman bütün alacaklarımı faizi ile öderim.’ Gülmüştüm! Aradan yıllar geçti. Ben yine bir siyasî düşünce farkı sebebiyle İstanbul’dan uzaklaştırılmıştım; İzmit’te Posta-telgraf müdürü idim. Talât Paşa Sadrazam olmuştu. Bir gün Osmanlı Bankası’ndan bir çek ve Talât Paşa’nın bir mektubunu aldım. ‘Kardeşim Enis Avni… Selânik’te aldığım borç parayı, Sadrazam olunca iade edeceğimi vaad etmiştim. O günden bugüne faizini de hesap ettirdim. Osmanlı Bankası’nın çeki ile gönderdim. Teşekkür ederim, vefakâr kardeşim. Mehmet Talât’ (Cemal Kutay, Bilinmeyen Tarihimiz s. 179).
Siyasî mücadelesine Mebusan Meclisinde devam etmek isteyen Aka Gündüz, iyi tanındığı İzmir’den aday  olmak ister. Ancak İttihatçılar, İzmir mebusu olarak onu seçtirmek istemezler ve İzmir Rumlarına taviz için, bir Rum tüccarı desteklerler!
Eğer İttihatçılar, kendileri gibi sürgün acıları yaşamış arkadaşlarının eleştirilerine olsun kulak vermiş olsalardı, ülkemiz o felâketleri yaşamayabilirdi.  Ne yazık ki, yüksek makamlarda elde ettikleri güç, insanları sarhoş ediyor; eleştiriye tahammül edemiyorlar ve etrafları da hep biat edenlerle doluyor! Bunlar da, göz göre göre gelen felâketleri bile dile getirmekten kaçınıyorlar ve her şeyi güllük gülistanlık göstermek için âdeta birbirleri ile yarışıyorlar. Sonuç her zaman aynı: Çöküş! Fakat ne yazık ki, bedeli sadece onlar değil, vatan ve millet de onlarla birlikte ödüyor!
İşte, böyle bir muhalif yazar olan Aka Gündüz, Millî Mücadelenin ilk gününden itibaren coşkun milliyetçiliği ve cesur kalemiyle Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde yazılar yazarak Millî Mücadeleyi destekler. Millî Mücadelenin kazanılmasından sonra da kalemiyle geçimini sürdürür. Tâ ki, bir gün Atatürk ona, “Benimle beraber Ankara milletvekili olacaksın” deyinceye kadar! 1931 seçimlerinden Ankara milletvekili olarak Meclis’e girer ve iki devre vekillik yapar.  Atatürk, düşündüğünü hiç çekinmeden söylemesini bilen, böyle  güçlü bir yazarı milletvekili yapmaktan çekinmemiştir!
Atatürk, Meclis’te muhalif isimlerin bulunmasına büyük önem vermiştir. Bir seçim öncesinde, Halil Menteş ve Kocaeli mebusu Sırrı Bellioğlu’nun yeniden mebus listesine alınması isteğine, Parti Genel Sekreteri Recep Peker, “Sırrı Bey geçen devre bize kök söktürdü. Onun tekrar Meclise girmesi katiyen doğru olmaz” diyerek itiraz eder. Başbakan İsmet Paşa da ona katılır. Bunun üzerine Atatürk, sesinde bir kırgınlık ve üzüntü içinde, siyasetçilerin günümüzde de ibret almaları gereken şu sözleri söyler:
“Elbet konuşacaklar, elbette tenkit edecekler. Biz bu arkadaşların Meclise girmelerini neden teşvik ettik Recep; bir oyun olsun diye mi? Biz onları fikir ve kanaatlerini açıkça söylesinler, yaptıklarımızı tenkit etsinler, yani yeri boş kalan muhalefetin, bir dereceye kadar olsun vazifesini görsünler diye Meclise getirdik, öyle değil mi? O hâlde niçin sinirleniyorsunuz, neden şikâyet  ediyorsunuz? Yoksa kendinizden emin değil misiniz?”
Atatürk’ün ısrarları üzerine Halil Menteş Bey yeniden milletvekili seçilir fakat Sırrı Bey için daha fazla ısrar edemez!
Atatürk, İzmir suikastı davasında  yargılanan silâh arkadaşları Ali Fuat Cebesoy ve Refet Bele’nin de, bağımsız milletvekili seçilmelerini sağlamıştır.
l93l seçimlerinde Halk Partisi, 22 seçim bölgesinde, 30 kadar mebusluk için aday göstermeyerek, buralardan bağımsız adayların kazanmasını istemiş ve 18 bağımsız milletvekili Meclis’e girmiştir (Hasan Rıza Soyak, “Atatürk’ten Hatıralar”, s. 449).
 İşte Atatürk, muhalefete bu kadar önem veren, böyle bir diktatördü!
 RUSYA YİNE HEDEF:
El Bab’da, Rus uçağının askerlerimizin bulunduğu binayı bombalamasından sonra Rusya yine, Batıcıların hedefinde! Türk-Rus ilişkilerine bu üzüntü verici olayın etkisinde kalmadan bakılmalıdır. Her şeyden önce Amerika’nın, bölgemizi ve dünyayı zücaciye dükkânına giren bir fil gibi, kendi kafasına göre şekillendirme amacında olduğunu unutmamalıyız.  Yine  unutmamalıyız ki, Rusya da,  Amerika’nın hedefinde olan bir ülkedir. Amerika’nın bölgemizi kan gölüne çeviren, Irak ve Suriye’nin bölünmenin eşiğine gelmesinden sonra, şimdi de ülkemizin bütünlüğünü de hedef alan  kanlı senaryolarına ancak, bölge devletleri birlikte karşı koyabiliriz. Fakat, ne var ki, bizim aklımız hâlâ Batı’da!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678