Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

YENİDEN SADABAT PAKTI! (6)

Bugün, iktidara muhalif olan vatanseverlerin yapmaları gereken, Rusya, (Mezhep Bağnazlığının aşılarak) İran ve Irak’la yapılan işbirliğinin (Bu işbirliği bu dört ülkenin de yararınadır), ülkemizin Batı’nın vesayetinden kurtulması bakımından önemini idrak ederek, bu işbirliğinin daha da güçlenmesi için, iktidarı daha büyük adımlar atmaya teşvik etmek olmalıdır.
Bu tavrı, ülkemize ve milletimize karşı olan sorumluluğumuzun bir gereği olarak görmekteyiz.
Atlantik’in bir güç kaybı yaşadığını, Avrasya’nın güçlendiğini artık görmek gerekiyor. ABD vesayetindeki Almanya bile, Amerika’ya rağmen Çin, Rusya ve İran’la ilişkilerini geliştiriyor! Sadece Almanya değil Amerika’ya kafa tutan; Trump, İran’a “Atom Sözleşmesini kabul etmiyorum” dediğinde, Almanya-Fransa ve İngiltere cephesinin buna nasıl karşı çıktıklarını hatırlatırız! Fakat, bizde olduğu gibi, Almanya’da da Amerikancı bir cephe var! Meselâ, bunların bir açıklamasını German Foreign Policy (GFB) 24 Ekim’de kamuoyuna duyurmuş (Bkz: Ali Mercan’ın makalesi, Aydınlık, 28.10.2017).
Bu açıklamanın özeti şu: “Amerika ekonomik olarak bütün öteki dünya bölgelerinden daha kuvvetlidir. Askerî olarak Amerika hâlâ dünya çapında lider güçtür. Onunla akıllıca bir ortaklık yürütülmelidir. Ekonomik ve siyasî çıkarları gereği Almanya ve Amerika arasındaki ilişkiler bağımlılıktan doğdu ama bu çoktan beridir Almanya’nın temel millî çıkarlarına uygundur.”
Yani, Almanya’ya, ‘Avrasya’ya yaklaşmaktan vazgeç’ deniliyor! Görüldüğü gibi, söylem, bizdeki Amerikan Mandacısı Batı Lobisinin tıpkısı!
II.Dünya Harbi’nden sonra, Avrupa’nın ekonomik olarak toparlanması gerekçesi ile, Amerika bir Marshall Plânı’nı uygulamaya koymuştu. Bu plânla Avrupa aslında Amerika’ya bağlanmaktaydı. Bugün Avrupa, tıpkı bizim gibi bu Amerikan kuşatmasından kurtulma mücadelesi veriyor!
Almanya-Fransa, NATO’dan bağımsız bir Avrupa Silâhlı Kuvvetleri oluşturmaya çalışıyor! Bizim NATO’culara duyurulur!
Kimse artık, Amerika ile eski balayı günlerine dönülmesini beklemesin. ‘Bizim yerimiz l. LİG’ propagandası yapan Kurbağalar Korosu’nun amacı, ‘Erdoğan Öfkesini’ kullanarak, yeniden Amerika’nın yörüngesine girmemizi sağlamaktır. 1940’ların sonunda, ‘Küçük Amerika’ olmak sevdası ile yörüngesine girdiğimiz Amerika’nın, bize ödettiği bu kadar yüksek bedele rağmen, hâlâ daha, Amerika Muhipliği yapan günümüzün mandacılarına müsamaha gösterilmemelidir. Yönümüz artık Sadabat Paktı’nın ışığında, Batı Asya ittifakı ve Avrasya olmalıdır.
‘Ne yani, Amerika’nın yörüngesinden çıkıp Rusya’nın yörüngesine mi gireceğiz?’ diyerek, suret-i Hak’tan gözükenler, inanınız, aslında Amerikan mandasının örtülü savunucularıdır.
Ülkemizin Bekası bize Avrasya’yla birlikte olmayı emrederken, büyük umutlarla siyaset sahnesine çıkan ‘İYİ Parti’nin hâlâ daha, ‘NATO ve Batı’ demesini nasıl izah edelim! Pardon, bir de, HDP’nin talebi olan, “EŞİT VATANDAŞLIK” kavramına sarılmışlar! İktidarın, siyasetini artık Batı Karşıtlığı ve Avrasya ekseninde yapacağı anlaşılıyor. Milletimizin yüzde 85’i Amerika karşıtı! Yani, bu siyasetin alıcısı hazır! Peki, NATO’yla ve Batı’yla işbirliğini savunan bir anlayış kamuoyunda ne kadar yankı bulabilecek?
Amerika, 15 Temmuz hain Darbe Teşebbüsünde suçüstü yakalanmıştır! Bu Darbe Teşebbüsünün vahametini idrak edemeyenlere, ordumuzdan FETÖCÜ 160 generalin ve yüzlerce albayın tasfiye edildiğini hatırlatalım! Bu tasfiyelerden Batılı ‘dostlarımız’ büyük rahatsızlık duymakta ve bunu, hiç utanmadan açıkça ifade etmektedirler!
ABD Merkez Kuvvetler Komutanı Org. Josep Votel bu rahatsızlığı şu sözlerle dile getirmişti: “Türkiye ve bölgede operasyonlarda kullandığımız elemanlar ya tutuklandı ya da tasfiye edildi!”
ABD Ulusal İstihbarat Direktörü James Clayton ise, “Türkiye’nin ABD denetimi dışına çıkabileceğinden” söz etmekteydi!
Ne var ki, bu ülkedeki Amerikan hegemonyasının kırılmasının o kadar da kolay olmadığı bilinmelidir. Medyada, bürokraside, siyaset dünyasında, akademisyenler ve aydınlarımız arasında hattâ AKP kadrolarında yaygın olan Amerika hayranlığı; Batılı istihbarat örgütlerinin, Sivil Toplum Kuruluşları aracılığıyla kurdukları etkinlik bunun önündeki en büyük engeldir.
Bu söylediklerimizi abartılı bulanlara, Karen Fogg’un, Cengiz Çandar’a gönderdiği ve bazı gazetelerimizde yayınlanan şu mesajını hatırlatmak isteriz: “Sevgili Cengiz, bizim aylık haber bültenimizi biliyorsun. Birinci sayfada katışıksız Türk görüşünün dışında bir şeyler yazan, her ay bir Türk köşe yazarının makalesi var. Nitekim Şahin Alpay, Lale S., Cüneyt C., Emine Y., Ferai T., Mehmet Ali B., Semih İ., Zeynep G., Mithat M., Mim Kemal bu yoldan geçtiler. Şimdi senin sıran. Nisan’da bizim konuk köşe yazarımız olur musun? Ödeme mümkün. Bize makbuz gönder!”
Bu 5. KOL faaliyetlerinin günümüzde daha yaygın ve etkin bir şekilde sürdüğünden emin olabilirsiniz. Meselâ, Rusya ile ilişkilerimiz gelişirken, ‘Rusların sıcak denizlere inmek hayâlinin’ hatırlatılarak, vatandaşlarımızın Rusya’ya karşı ‘müteyakkız olmaları’ için uyarılmaları gibi! Meselâ, Astana Süreci’nin ve Batı Asya İttifakı’nın bölge barışı için ne kadar önemli ve hayırlı olduğu meydandayken, sırf Amerikan menfaatlerine halel gelmemesi için, bu ittifakı itibarsızlaştırma gayretleri gibi! Meselâ, bu cümleden olarak, sık sık, İran’ın Şiî yayılmacılığının dile getirilmesi; Irak’taki Haşdi Şabi gönüllülerinin katliamlar yapabileceği tezviratı gibi! Meselâ, Amerika’ya ve İsrail’e bağlılığı bilinen Barzani’nin, Kerkük’ten çekilmek zorunda kalmasından sonra, ‘Kerkük; Şiî Irak yönetiminin eline geçti de iyi mi oldu? Bu suretle, Kerkük İran’ın kontrolüne girmeyecek mi? Nakşibendi Barzani’nin yönetiminde kalsaydı, bu bizim de çıkarımıza değil miydi?’ şeklindeki ‘tuhaf’ değerlendirmeler gibi! Kezâ, Suriye ile örtülü görüşmeler yapılırken, Suriye’nin PYD ile, özerklik konusunda anlaşmak üzere olduğu haberlerinin yayılması gibi!
Bu bakımdan, gazetelerde okuduğumuz, ya da televizyonlarda dinlediğimiz her habere inanmamak gerekir. Bunların acaba ne kadarının samimî; ne kadarının Algı Mühendisliği amaçlı olduğu düşünülmelidir!
Almanya ile ilişkilerimiz üzerinde, geçtiğimiz günlerde beş yazı yazdık. Bu yazılarda, Alman Vakıflarının ülkemizdeki yıkıcı faaliyetlerinden de söz ettik. Alman Vakıflarının ve Batı’nın denetimindeki STK’ların, ‘Demokrasimizin Gelişmesi’ görüntüsü altında, ülkemizin istikrarsızlaştırılması çabalarının içinde oldukları bilinmeyen bir şey değil! Nitekim, bu vakıflardan biri olan TESEV’i, eski Genelkurmay Başkanlarımızdan sayın Yaşar Büyükanıt’ın, Genelkurmay Başkanlığı sırasında yaptığı bir basın toplantısında, açıkça ‘zararlı faaliyetlerde bulunmakla’ suçladığını hatırlatırız! ./…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678