Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

AMERİKA’NIN KÜRT KORİDORU (2)

AKP iktidarının ‘Kürt Açılımı’ siyasetinin vahim sonuçları günbegün meydana çıkıyor.

Dünyanın en kan dökücü terör örgütünün devlete karşı kalkışmasını, ‘Kürt Meselesi’ olarak kabul edilerek, verilen tavizler sebebiyle, bu noktaya gelindikten sonradır ki,  Ülkemizin bir Kürt Meselesi olmadığı söylenebilmiştir! Ne var ki,  ‘Ba’de harab’ül Basra!’ Yani Basra harap olduktan sonra!
Evet; devlete bağlı Kürt kökenli vatandaşlarımızın terör örgütü karşısında çaresiz bırakılmaları; devletin bölünmeyi durduramayacağı algısının zihinlerde yerleşmesi ve işbirlikçi medyanın; ‘devletin örtülü desteği ile sürdürdüğü’ algı yönetimi sebebiyle, ayrılıkçı hareket ve siyasî uzantısı olan parti ‘Barış Savaşçıları’ olarak kabul görür bir duruma gelmiş;   HDP seçimlerde oylarını yüzde yüz arttırmıştır!
İşte Açılım Siyasetinin sonuçları bunlar!
Kürt kökenli vatandaşlarımızın arasında, ayrı bir devlet kurma arzusu ve bunun mümkün olabileceği fikri giderek gelişiyor. Derhal vazgeçilmesi gereken Büyükşehir uygulaması da, bölünmeye hizmet ediyor. Doğu’daki bazı illerin nüfus yapısı değişiyor. Kars, Ardahan ve Iğdır’dan Azerî kökenli vatandaşlarımız Batı illerine göç ediyor. Sebebi PKK! Yani, sadece Suriye’den topraklarımıza bir göçle karşı karşıya değiliz;  Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da da tehlikeli gelişmeler var!
Gidiş nereye farkında mıyız? Bugün ülkenin her tarafında iç içe yaşayan Türkler ve Kürtler; yarın apartmanlarını daha sonra mahallelerini ayıracaklar ve sonunda ayrı ‘Kantolarda’  yaşamaya başlayacaklar! Bunların neye yol açacağının farkında mıyız? Bu topraklarda bağımsız bir Kürt devleti hayal ötesi bir şey çünkü etle tırnak gibi iç içe girmişiz! Batılı emper-yalist ‘dostlarımız’ sadece Irak’ı, Suriye’yi değil Türkiye’yi de bölme, parçalama hesapları içindeler. Ve biz; bugüne kadar, Irak’ta, Libya’da, Suriye’de,  bunların kanlı senaryolarında görev almayı içimize sindirebildik!
Bu taşeronluk ahlâkî olmadığı gibi, bundan  bir  kazancımız da yok; üstüne üstlük bir de bedel ödüyoruz! Kuzey Suriye’de yaşananlar ülkemizin bütünlüğünü de tehdit ediyor. Topraklarımızda yaşayan Suriyeli göçmen sayısı 2 milyonu geçti ve bunlar için bugüne kadar yapılan harcama da şimdilik 6 milyar doların üzerinde!
İktidarın basiretsiz dış siyaseti bizi bugünlere getirdi.  Basında yer alan haberlerden anlıyoruz ki, asker, Suriye’de yaşanabilecek gelişmeler konusunda iktidarı uyarmış! Evet, meğerse, Suriye’nin kuzeyinde oluşacak devletin Kuzey Irak’la birleşeceği, 2010 yılında, Kırmızı Kitap olarak bilinen Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’ne girmiş!   İktidar, buna rağmen bildiğini okumuş! Şimdi de çıkış yolu arıyorlar!
Biz, komşumuz Suriye’yi kan gölüne  çeviren, şehirlerin harabeye dönmesine sebep olan, Emperyalizm ve Siyonizm’in kuklaları olan terör çetelerine destek verirken; İran İnsanî ve İslamî olanı  yaparak, Suriye’nin yanında yer alıyor! Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’dan davet alan İranlı General Kasım Süleymanî, IŞİD’e karşı, başkent Şam’ı savunuyor! Basınımızda yer alan haberlerden, Süleymanî’nin 7 bin askeriyle birlikte, Şam’ın IŞİD’in eline geçmesini engellemek için buraya gittiğini öğreniyoruz. Peki, biz ne yapıyoruz? Suriye Devleti ile savaşan emperyalizmin kuklalarını destekliyor;  Eğit-Donat işlerine giriyoruz!
Koalisyon Güçlerinin desteklediği PKK/PYD güçlerinin, IŞİD’in elindeki Telabyad’a girmesiyle Kürt Koridoru meselesinin ciddiyeti nihayet, iktidar ve yandaşları tarafından da kavrandı. Evet, Amerika, PYD’yi kendi silâhlı gücü gibi kullanarak, Akdeniz’e çıkışı gerçekleştirecek bir Kürt Koridoru oluşturuyor! Suriye hâlledildikten sonra, sıra bize gelecek! Diyarbakır’dan İskenderun’a kadar nüfus yapısı değiştirilecek! ABD’nin hesabı bu!
İnanılmaz gibi geliyor değil mi?
HDP’nin, üç milletvekilliğinden ikisini kazandığı Kars’ta, seçimleri takiben, HDP’lilerin yaptıkları gösterilerde, binlerce kişinin şu sloganı attığını hatırlatalım: “Kürdistan Türklere mezar olacak!”
Bu vahim  hadise, işbirlikçi medyada haber bile  olamadı! Peki, ülkenin herhangi bir yerinde bunun tersi yapılsaydı; Batı’daki herhangi bir beldede, “Türkiye Kürtlere mezar olacak” sloganları atılsaydı; Bunun haberi manşetlerden verilmez miydi?
Türkiye, tarihinin en büyük aydın ihanetini yaşıyor. PKK’nın verdiği mücadele, bir özgürlük mücadelesi değil; ABD ve İsrail’in himayesindeki Büyük Kürdistan’ın kurulması mücadelesidir! İşbirlikçi medya bunun görülmesini engelliyor; demokrasi ve özgürlük hayalleri ile sarhoş olarak, HDP’ye destek veren aydınlar da bu gerçeği göremiyor!
PKK’lı Beze Hozat’ın, seçimlerden sonra, silâh bırakılması konusunda, Kandil’de yaptığı  şu açıklama da, bölücü örgütün  gerçek amacını ortaya koyuyor:  “Anayasa da değişse,  Kürt Kimliği de tanınsa, Türkiye’de barışçıl demokratik temelde Kürt sorununu çözsek de, bunun sonucunda PKK silâh bırakmaz! Nedeni şudur: PKK, bir Kuzey Kürdistan örgütü değil; PKK ulusal Kurtuluş Mücadelesi veren bir partidir; bir örgüttür.  Kürtler sadece Kuzey Kürdistan’da yaşamıyor.  Önderliğimiz böyle bir çağır yapamaz. Çünkü özgür değil. Yapsa da örgüt kabul etmez!”
PKK’nın taleplerinin ‘Bağımsız Kürdistan’ gerçekleşmeden aslâ sona ermeyeceği artık görülmelidir. Büyük Kürdistan dedikleri topraklar İran, Irak, Suriye ve Türkiye’dedir!  Bu dört devletten de toprak alacaklar! Amerikan plânı bu! Kimse ‘bu mümkün değil’ demesin; 500 yıllık vatan toprağı olan Batı Trakya’yı devletteki zaaf yüzünden kaybettik!
Eğer, ‘Devlet, Devlet gibi davranmazsa’, millet uyandırılmazsa, aydınlar uyarılmaz ve  bu taviz siyaseti sürdürülürse, Irak ve Suriye’de yaşananları Anadolu topraklarında da yaşayabiliriz.
Türkiye artık, süratle Suriye  siyasetini gözden geçirmek ve ‘Amerika ne der?’ diye düşünmeden,  PKK konusunda köklü tedbirler almak durumundadır.
Halk TV’de, Özcan Yeniçeri’nin katıldığı bir programda, sayın Yeniçeri’nin, çözüm sürecine karşı tavrı üzerine,  program sunucusu hanım kızımızın,  şaşkın bir şekilde, ‘çözüm süreci durdurulursa ne olacak?’ diye nasıl endişelendiğini hayretle gördük! ABD ve Avrupa Birliği’nden estirilen etnikçilik ve çok kültürlülük rüzgârlarının işbirlikçi medyanın yayınlarıyla desteklenmesinin, ‘Kürt Sorunu yoktur diyenlerin ‘aydından sayılmamasının’ acı sonuçlarını yaşıyoruz. Tarih şuûru olmayan aydınlarımız ne yazık ki, Kürt vatandaşlarımıza tanınmasını istedikleri imtiyazların, ülkeyi nasıl bir kaosa sürükleyeceğini göremiyorlar.
 Kuzey İrlanda’daki  Katolik İRA’nın yandaşları, Güney İrlanda ile birleşmek; Protestanlar ise İngiltere ile birlikte yaşamayı sürdürmek istiyorlar. Bunlar aynı ırka mensuplar. Fakat, bu  gelişmiş Avrupa ülkesinde yaşayan  insanların  ayrışması öyle bir noktaya gelmiş ki, Katolik ve Protestanların, bırakınız aynı apartmanlarda yaşamalarını, mahalleleri  bile  ayrılmış ve aralarına duvarlar örülmüş!
AKP, Çözüm Sürecini başlatarak ve özellikle Suriye meselesinde çok vahim hatalar yaptı. Nihayet, gerçeği gördükleri umulur! Suriye’ye uygulanan angajman kurallarının yumuşatılması önemlidir. Umarız, artık Suriye Devlet Başkanı hakkındaki o aşağılayıcı   söylem de terk edilir ve Suriye ile yakınlaşma yolunda adımlar atılır. Türkiye artık, Batılı ‘dostlarının’ telkinleri ile hareket eden bir devlet değil;  kendi millî çıkarlarını gözeten bir devlet olmak zorundadır. Bunu yapmayı başaran bir Türkiye’nin  itibarının daha da arttığı görülecektir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678