Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Nihat ÖZTÜRK

GAFLET VE DELÂLET

Ülkeyi 12 yıldır yöneten Başbakan gaflet ve delâlet içinde olabilir mi?
Hani Atatürk Gençliğe Hitabesi’ de öyle diyor ya!
Başbakan’ın son günlerde yaptığı konuşmalara bakıldığında insan böyle düşünüyor. Bu olup bitenlerin hiç birisinden Başbakan’ın haberi olmamış. Yani, onların deyişiyle paralel yapı ülkenin en can alıcı birimlerini ele geçirmiş ve Başbakan’ın ruhu duymamış!
Ülkenin en önemli birimlerine; polise, yargıya sızmışlar, orduya kumpas kurmuşlar ve Başbakan’ın bunlardan haberi olmamış!
Ana Muhalefet Partisi Genel Başkanı’ nın görüntülerini kaydetmişler, bunları internette yayınlayacak kadar işi ilerletmişler ve Başbakan’ın gözünden kaçmış!
Cumhurbaşkanı’nı dinlemişler, Başbakan’ı dinlemişler ama Başbakan’ın bilgisi olmamış…
Kim bilir daha neler yapmışlardır?
Bütün bunlardan habersiz olmak için o Başbakan’ın gaflet içinde olması gerekir. Öylesine gaflet içinde olan bir yöneticinin yönettiği ülkeden ne beklenir?
Sağır Sultan duyacak, Başbakan duymayacak! Kesinlikle gaflettendir!
Gaflet gaflet diyoruz da nedir bu gaflet dedikleri şey?
Türk Dil Kurumu gafleti “ Dalgınlık, dikkatsizlik, aymazlık, ihtiyatsızlık ve çevresindeki gerçekleri görememek ” olarak tanımlıyor.
Başbakan’ın son günlerde gösterdiği şaşkınlık bundan olmalı!
12 yılı gaflet içimde geçirmiş ve bin anda paralel yapının devleti ele geçirdiğini fark ederek karşı taarruza geçmiş görünüyor. Ve bu telaşla da önüne gelen yere saldırıyor, tutarlı tutarsız kararlar veriyor, iki yıl önce kendi çıkardığı yasaları beğenmeyerek yenisiyle değiştiriyor.
Peki, Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’nde bahsettiği “delâlet “ ne olmalı!
Delâleti de Türk Dil Kurumu; kılavuzsuzluk, aracısızlık, yol gösterimsizlik olarak tanımlıyor. Yani öncüsü, rehberi, yol göstereni, uyaranı, akıl vereni olmayan gibi…
Yanındakileri bilemeyiz ama muhalefetin söylediklerini dinleseydi bütün bunlar olmazdı. Aslında rehberi, yol göstereni, uyaranı var ama kimseyi dinlemiyor ki mübarek!
Her şey tamam da ülkeyi yönetenlerin gaflet içinde bulunma lüksü olabilir mi?
Ülke içinde Başbakan’ın dediği ölçülerde bütün birimler Başbakan’ın gafleti nedeniyle ele geçirilmişse kim bilir yabancılar neler neler yapmışlardır? Yarın öbür gün onlar da çıkar ortaya bir bir!
Başbakan’ın bütün olumsuzları paralel devlete mal etmesi kendisini sorumluluktan kurtarır mı? Ben duyarsız kalmışım, aymazlık etmişim, ihtiyatsız davranmışım; uyarıları dikkate almamışım, rehbere gerek duymamışım demesi bir anlam ifade eder mi?
Özrü kabahatinden büyük dedikleri budur herhalde!
Bütün bunlar gafletse durum çok kötü demektir. Gafletten öteyse durum çok daha kötü demektir. Biz bütün bunların gafletten daha öte olduğunu düşünüyoruz.
Başbakan’ın dediği yapılanma doğruysa- ki bilmedikleri de vardır mutlaka- bunların öyle sessiz sedasız gerçekleşmesi mümkün değildir.
Gerçekten bu oluşum Başbakan’ın bilgisi dışında gerçekleşmişse, O’nun orada bulunmasının bir anlamı kalmamıştır. Ülkeyi O yönetmiyor demektir.
Bilgisi dâhilinde olmuşsa o zaman yeniden Gençliğe Hitabe’yi okumak gerek; çünkü Atatürk bu iki evreden sonra gelen evreyi o günlerden görmüş ve tanımlamıştı.
İyisi mi biz Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi’ni baştan sona bir daha okuyalım; hem de yetişkinlere hitabe olarak… Ey Türk Milleti! diye başlayarak…
Gençlerden çok herkese lazım çünkü!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir