Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“2017 hayvancılıkta ithalatın altın yılı oldu”

CHP Giresun İl Genel

CHP Giresun İl Genel Meclisi Grup Başkan Vekili Mehmet Yılmaz, 2017 yılının tarım ve hayvancılık alanında ithalatın altın yılı olduğunu söyledi. Mehmet Yılmaz, İl genel meclisinin Ocak ayı ilk toplantısında yaptığı konuşmasında, “2017 yılı tarımda ve hayvancılıkta ithalatın altın yılı olarak tarihe geçmiştir. Tarım ve hayvancılığımız dışa bağımlılıkta ve büyümede çok kötü bir dönem geçiriyor. Son çeyrekte ekonomide ülkemiz %11 büyüdü diye övünürken, Tarım ve Hayvancılıkta bu büyümenin %2,8 olduğunu görüyoruz” dedi.

Yılmaz konuşmasını şöyle sürdürdü” Ülkemiz 1980’li yıllarda kendi kendine yetebilen 7 ülkeden biri iken, bugün Uruguay, Singapur, Romanya, Irak gibi dünyanın fakir ülkelerine muhtaç duruma düşmüştür. Hem Cumhuriyet tarihimizin en büyük desteklemelerini yaptığınızı söylüyorsunuz. Hem de hala canlı hayvan ve karkas et ithalatı hatta saman, kepek, arpa, buğday, mısır, nohut ve daha pek çok ürünün ithalatını yapıyorsunuz. Taşıma suyla değirmen dönmüyor arkadaşlar. Bir yerde çok büyük yanlışlar yapılıyor ve yapmaya da devam ediyor AKP hükümeti. Özellikle et pahalılaşıyor diye popülistçe et ithal etmek kısa dönemde palyatif bir tedbirdir. Pansumandır. Uzun dönemde uyuşturucu kullanmak gibi bağımlılık yapar. Bu uyarıyı Özal Hükümeti bu ithalat modasını başlattığı günden beri yapıyoruz mesleki ve siyasi olarak. 15 yıldır AKP Hükümetlerinin de sürdürdüğü tarım ve hayvancılığımızı bitirecek neo-liberal politikalar; ülkemizi bu anlamda dışa bağımlı hale getirmiştir. Halkın sağlıklı ve dengeli beslenmesi ve üreticilerimizin refahı ve geleceğimiz için stratejik olan tarım ve hayvancılığımız, maalesef “Köylü bu işi beceremiyor “denilerek Uluslararası gıda tröstlerine teslim edilecektir. Biz bu büyük tehlikeyi görüyor ve hükümeti uyarıyoruz. Kendi çiftçimizin ayağına kurşun sıkan bu ithalat politikalarını hızla terk etmeliyiz. Hayvancılıkta altını çizerek söylüyorum, sadece yüksek vasıflı, kaliteli gebe düve ithalatına izin vermeliyiz. Üstün et kapasitesi olan hayvanların spermaları ile hayvanlarımıza çaprazlama   suni tohumlama yapılması yasağını acilen kaldırmalıyız. Ülkemizin et açığının kapatılmasında bu bilimsel “Ticari melezleme” yöntemine çok büyük ihtiyaç vardır. Perakende etin KDV’si %1’e düşürülmeli, perakende et alanlara vergi iadesi verilmelidir. Böylelikle vatandaşın daha ucuz et yemesi sağlanabilir. Bunlar sadece kısa sürede yapılabilecek önermeler. Daha geniş çözüm önerileri, geçmişte yapılan “Kırmızı et projesi” grup çalışmasında, yine ulusal hayvancılık kongrelerinde dile getirilmiştir.

Son yıllarda yapılan hayvan ithalatlarında ne yazık ki bu işler sır gibi saklanıyor. İthalat izni verilen firmalar ve alınan etin miktarı sorulduğunda, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci tarafından “gizli ve sır niteliğinde” olduğu söylenmektedir. Sektör temsilcileri ise bu gizli ithalatın nasıl yapıldığına anlam verememektedirler. Ulaşılan bilgilere göre 8 yerli ve 3 yabancı firma ithalatta görevlendirilmiştir. Bu firmaların en önemlisi Ürdün merkezli HİJAZİ firması ve bunun Türkiye ayağı Angos Hayvancılık. Bir diğer önemli firma Ayvetsan Hayvancılık. Hükümetin son olarak et ithalatı için kdv sıfırlaması dikkat çekici. Et ithalatının gizlenmesine dönük olarak gayrimeşru ticaret mi yapılıyor sorusu akla gelmektedir. Bakanın en fazla ithalat yaptığımız ülkeler arasında   adını açıkladığı Irak’ın, hiçbir resmi belgede adının geçmemesi de ilginç bulunmaktadır. Şu ana kadar ülkemiz giren et miktarının 2016 da 70 bin ton,2017 yılında ise 150 bin tona çıktığı dile getirilmektedir. Canlı hayvanlara gelince; son yıllarda Giresun’da da hibe olarak dağıtılan, Uruguay menşeili etçi Angus, Hereford hayvanlarının köylümüzün kafasını, kolunu kırmanın dışında; yine son aylarda Romanya’dan getirilen Merinos Melezi ve çoğu daha Toklu olan koyunların hayvancılığımıza damızlık olarak hiçbir katkı yapmayacağı ortadadır. Ancak yurtdışı fiyatları ile Devletin bu hayvanlara ödediği paralara bakıldığında bu işin ticaretini yapanlara yaptığı katkının oldukça yüksek olduğu gözükmektedir. Maalesef köylüye hibe, yani bedava hayvan veriyoruz ama köylü yine yoksullaşırken, birileri bu ticaretin kaymağını yiyor. Gelin bu işe yaramaz hayvanların yerine, daha az sayıda yüksek vasıflı kültür hayvanları verelim köylümüze. Singapur, Romanya, Uruguay çiftçilerini ve aracıları daha fazla zengin etmeyelim diyorum”