Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

YENİDEN SADABAT PAKTI (8)

En çok fonlanan STK’lardan birisi de, Helsinki Yurttaşlar Derneği’dir. Bu derneğin kurucuları arasında, Adalet Ağaoğlu, Ahmet İnsel, Bülent Tanör, Emil Galip Sandalcı, Ercan Karakaş, Halil Berktay, Haluk Şahin, Mehmet Ali Birand, Mete Tuncay, Murat Belge, Murat Karayalçın, Orhan Pamuk, Süleyman Çelebi, Tarık Ziya Ekinci, Ümit Fırat, Ümit Kıvanç gibi çok ünlü ‘Demokratlarımız’ var! Dernek ‘AB bütünleşme süreci, Azınlık Hakları, Çok Kültürlülük, İnsan Hakları ve Yurttaş Katılımı, Yerel Demokrasi ve Sivil Toplumun Güçlendirilmesi’ başlıkları altında konferans, panel, sempozyumlar düzenliyor! Türkiye’nin bölünmesi, pardon ‘Demokratikleşmesi’ için olağanüstü çabalar içinde olan, Batılı ‘dostlarımızın’ gözdelerinden birisi de Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV). Kurucuları arasında, DTP’li Akın Birdal, Selâhattin Demirtaş, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Yusuf Alataş ve Nadire Mater gibi ‘ünlü’ isimlerin yer aldığı bu vakfa 8 ayda 404 bin dolar ve 264 bin Euro ‘yardım’ yapılmış (Yeniçağ, 6.1.2009)!
Bu STK’lar; PKK’ya örtülü destek sağlıyorlar! TESEV üyesi Osman Kavala’nın, neredeyse, bütün STK’larla işbirliği içinde olduğu meydana çıktı! Bu bakımdan, bizi kimse, bu STK’ların ‘Kürtlerin Demokratik Hakları’ için mücadele ettiklerine inandıramaz. Soros’un Rusya’dan ayrılmak zorunda kaldığını ve Macaristan’ın Soros’a bağlı STK’ları kapattığını hatırlatalım!
NATO’nun ekonomik ve insancıl ayağı görünümündeki German Marshall Fund (GMF) sayesinde Amerika, Türkiye dahil, Avrupa ve Rusya’ya komşu ülkelerde istediği gibi at oynatabiliyor. GMF’nin Ankara ofisi 2005’te açıldı. GMF, Türklerin transatlantik topluluğa (ABD’ye) daha aktif ve geniş katılımını teşvik etmek için politika programları, burslar ve bağış bulma faaliyetleri yürütülüyor!
PKK’ya gelince; bu işbirlikçi çetenin, Amerika’nın paralı askerleri olduğu artık gün gibi meydana çıkmıştır. Kimse, bu terör çetesini, ‘Kürt Halkının Temsilcisi’ olarak göstermeye kalkmasın. Kürt kardeşlerimiz de bu örgütün mağdurlarıdır. AKP iktidarının, Açılım Süreci’ni noktalaması ve devletin bütün gücüyle terör örgütünün üzerine gitmeye başlamasından sonra, Güneydoğu’da yaşayan vatandaşlarımızın nasıl huzurlu bir hayata kavuştukları meydandadır. PKK bittiğinde, neredeyse yok olma noktasına gelen hayvancılık ve iç ve dış turizm, bölge ekonomisine muhakkak ki, büyük bir canlılık getirecektir.
Alman Devlet Televizyonu ARD, 26 Ekim tarihli bir haber programında, ‘Dünyanın en büyük Emperyalist Devleti olan ABD’nin, PKK/PYD’yi silâhlarla nasıl donattığını, nasıl kullandığını’ anlatmış! PKK sempatizanları, bu kanlı örgütün nasıl bir maşa olduğunu artık anlamalıdırlar. Ne yazık ki, kandırılan Kürt gençleri, ABD emperyalizminin ucuz piyonu olarak kullanılmaktadır. ABD’nin dünya çapındaki özel harekâtlarına komuta eden General Raymond Thomas’ın, bir konferansta yaptığı, itiraf gibi açıklamasından aldığımız şu özet, bunu açıkça ortaya koymaktadır: “2015’te, doğrudan PKK’nın lider kadrosuyla görüştüm. Onlara ‘Arkadaşlar, şirket adınızı değiştirmeniz gerekiyor’ dedim. Bir gün sonra bana dediler ki ‘Bizim adımız artık Suriye Demokratik Güçleri’. Demokrasi kavramını bir şekilde yeni isme sokmak bana dahiyane bir fikir gibi geldi!”
ABD’li general, PKK ile ittifaklarının semeresi hakkında, utanmadan şunları söylüyor:
“Onlar binlerce kayıp verdiler. Biz ise sadece iki askerimizi kaybettik. Bu bile çok!”
ARD muhabiri, PKK’nın Suriye’deki temsilcilerinden Sinem Muhammed’le de bir mülâkat yapmış. Sinem Muhammed, Suriye’de soysal bir devrim gerçekleştirdiklerinden bahsediyor fakat Amerika ile ittifaklarını gizliyor! ARD ekibinin, “Neden ABD ile askerî ittifakınızı gizliyorsunuz” sorusuna Sinem Muhammed, “Sormadılar ki” cevabını veriyor! ARD ekibi üsteliyor: “ABD dünyanın bir numaralı Kapitalist İmparatorluğu; ittifakınızda bir sorun görmüyor musunuz?” Sinem Muhammed, “Hayır! Biz Kuzey Suriye’de sosyalist bir alternatif yaratıyoruz. Kapitalist moderniteye karşı bir alternatif yaratıyoruz.” Alman gazeteciler tekrar sıkıştırıyor: “Ama bu hedef için, dünyadaki en büyük Kapitalist Güçle beraber çalışıyorsunuz?”
ARD; PKK ile işbirliği içinde olan Alman Solu ile de mülâkat yapmış! Şu soruyu sormuş: “Alman solcuları hâlâ, bir yandan PKK ile dayanışma gösteriyor, ama diğer yandan emperyalizme karşı mitingler düzenliyor! Bu ikisi birbirine uyuyor mu?”
Bu haberin sonundaki yorum da şöyle: “Almanya ve Avrupa’daki solcu çevreler için, neredeyse Rojava yeni bir Küba; PKK ise yeniden doğan Vietkong! Ama arada bir fark var: Fidel Castro ve Ho Chi Minh, ABD’nin Emperyalizmine karşı durarak ayakta kaldılar. Rojava ise varlığını ABD’ye borçlu! Che Guevera resimleri ve orak-çekiç flâmalarıyla yürüyen PKK sempatizanı Alman; Amerikalılarla işbirliğini zorunluluk sayıyor, ama hayâle de kapılmıyor: Sana ihtiyaçları bitince seni çöpe atarlar!”
Meselâ, Barzani’ye yaptıkları gibi!
Ne var ki, Amerika, Bağımsızlık Sendromuna tutulmuş Kürtleri kandırmayı sürdürüyor! Buna ilişkin son bir örnek: Irak Başbakanı İbadi’nin, Kürdistan 24 ve Rudaw televizyonlarının kapatılması yönündeki açıklamalarına, ekranlardan artık çok iyi tanıdığımız, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bayan Nauert, “Kürtler her zaman ABD’nin en seçkin ve en önemli müttefikleri olmaya devam edecek” cevabını vermiş!
Kullanılmaya bu kadar müsait bir kitle oldukça, Amerika bu oyunu daha yıllarca sürdürür! Fakat umarız ki, bu ülkenin, ‘Batı’dan kopuyoruz’ telâşında olan Amerika hayranları ve ‘Antiemperyalist’ solcuları, bir gün bu gerçeğin farkına varırlar. Tabiî bunun için, önce Millî Tarih Şuûru gerekiyor.
Biz şahsen, Amerika bir eylemimizi desteklerse; yaptığımızın yanlış olduğunu düşünürüz! Fakat ‘Bizim Kürtçüler’ eylem plânlarını Amerika ile birlikte yapıyorlar!
Bu sütunlarda sıklıkla vurguladığımız gibi, Atatürk’ün ölümünden sonra, Bölge Devletleri ile işbirliğini terk ederek, Batı ile İttifak ilişkisi içine girmemiş olsaydık, PKK gibi, FETÖ gibi hadiseleri yaşamamız aslâ söz konusu olamayacağı gibi, bu ekonomik sömürüyü de yaşamazdık. Bütün bunların sebebi, Batı İttifakının getirdiği yozlaşmadır. Bugün işte, Rusya, İran ve Irak’la gelişen yakın dostluk ve işbirliği ilişkilerinin, “Batı’dan Kopuyoruz” diye değerlendirilmesinin temel sebebi de budur!
Bu gafiller, “Batı’dan Kopuyoruz” demenin, “Amerikan vesayeti devam etsin” demek olduğunu göremiyorlar mı?
Batı ittifakının yarattığı Millî Refleks erozyonu sayesinde devletimizin bütün hücrelerine sızan, ‘Made in Amerika’ FETÖ, İran’da bunu bir türlü başaramadı! İran’da temaslarda bulunan sayın İsmet Özçelik’in, bu konudaki bir yazısını özetleyerek verelim: “Taktik hep aynı; okul açmak! İran’da da okul açmak için çok zorlamışlar ancak başarılı olamamışlar. İran Devleti buna izin vermemiş. Bu sefer Türkçe kursu veren merkezleri ele geçirmeye yönelmişler. ‘Bütün masrafları biz karşılayalım. Size öğretmen getirelim’ demişler. Buralara para saçmışlar fakat yine de başarılı olamamışlar. İran, FETÖ ÇETESİ’nin, ‘İslâm için değil, ABD için İran’a girmeye çalıştığını’ daha işin başında anlamış!”
Peki, bu nasıl olmuş? Çünkü, İran’da güçlü bir Millî Devlet yapısı var. Bu yapı, Batı hayranlarına ve Batı ajanlarına göz açtırmıyor!
‘Yani, şimdi, biz de İran gibi mi olalım?’ diye itiraz edecekler olabilir. Bakınız, daha yeni, PKK çetesi 8 Mehmetçiğimizi şehit etti. Bu daha ne kadar böyle devam edecek? Türkiye, Batı ittifakı içinde bu kadar savrulmasaydı, bölge devletleri ile işbirliğini güçlendirmiş olsaydı, Amerika PKK maşasını bu kadar rahatlıkla kullanabilir miydi?
Beyinler öylesine Batı ipoteği altında ki, bu kadar hayâtî bir gerçek bile görülemiyor! ./…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678