Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

BİLİNMESİ GEREKEN TARİHİ GERÇEKLERİMİZ (8)

Celâl Bayar’ın İş Bankası’ndaki başarısı, Atatürk’ü çok etkilemişti. Bayar’ın ekonomik fikirlerinin İsmet Paşa’nın ekonomik fikirleri ile uyuşmadığını gördüğü hâlde, onun hükümete girmesini istedi. Atatürk, bu Kağıt Fabrikası kurma meselesini de, İktisat Vekili Mustafa Şeref Bey’i görevden alarak, yerine Celâl Bey’i getirmek suretiyle hâlletmiştir. 9 Eylül 1932 tarihli Ulus gazetesiyle birlikte, bütün Türkiye gazeteleri, Celâl Bayar’ın İktisat Vekilliğine getirildiğini duyurur.
Bayar, Bakanlığının 3. gününde yayınladığı bir genelge ile, dar bir devletçilik anlayışına uymayacağının sinyallerini vermekteydi. Bayar özetle şöyle der: “Millî servete bir zerre daha ilâve edebilmek muvaffakiyeti, bilâkis hepimiz için sevinç vesilesi olmalıdır” (Cemal Kutay, age. s. 119).
Böylelikle, Bayar’la birlikte, Katı Devletçilik anlayışının yerine, Karma Ekonomi Modeli benimsenecektir.
Burada, bir kanaatimizi belirtelim:
Sosyalist düşüncelerin de etkisiyle, Devletçiliği savunan ve tarihimize de hep bu açıdan bakan aydınlarımız, İnönü’nün devletçiliği temsil ettiğini düşündüklerinden, Bayar’la gerçekleşen bu önemli değişimi görmezden gelmişler ve 1933 yılında uygulanmaya başlanan I. Beş yıllık Plânın başarısını Bayar’a mâl etmek istememişlerdir. Ne yazık ki, bu duygusal bakış Atatürk sonrasına da yansıyacak; İnönü döneminin çok vahim yanlışlarının (Bu yanlışların en başta geleni, Rusya ve Sol düşmanlığıdır) görülmesini de engelleyecektir!
Devletçilik anlayışındaki bu köklü değişimin, Atatürk’ün bilgisi dışında olması elbetteki mümkün değildi. Nitekim, Celâl Bayar’ın, Atatürk’e çektiği bir teşekkür telgrafına, Atatürk aynı gün iktisat politikasındaki değişikliği benimsediğini belirten şu karşılığı verecektir: “Bütün dünyada olduğu gibi, memleketimizde de, en başta bulunan mühim işimiz iktisat işidir. Bu işte en yüksek muvaffakiyeti temine çalışmak hayatîdir, zarurîdir. Bunun için, bu işte bütün devlet teşkilâtının, bütün yurttaşların ve hepimizin ciddî duygularla alâkalı olmamız tabiîdir. Millî İktisat yolunda emin olarak ve emniyet vererek kati ve radikal adımlar atarken, esas programımızın ilham ettiği amelî tedbirleri tercih etmek en doğru yoldur. İçtimaî heyetimizi el ele vermiş, omuz omuza dayanmış, bir hedefe yürüyen samimî yolcular yapmak, devletin iktisat işinde yorgunluğunu azaltmak ve muvaffakiyet zamanını kısaltmak için tek çaredir. Muvaffakiyetiniz için benimle beraber bütün arkadaşlarımızın ve yurttaşlarımızın maddî ve manevî her türlü vasıtalarla yardımcınız olduğunu düşünerek, müsterihane ve muvaffakiyetten emin olarak radikal süratte çalışınız efendim.”
Bu telgraf, 14 Eylül tarihli Ulus gazetesinde yayınlanır ve yayınlanmasıyla birlikte de, büyük yankılar yapar.
Cemal Kutay, bu konuda şu değerlendirmeyi yapmış:
“Atatürk’ün o güne kadar, bir vekile böyle tantanalı bir telgraf gönderdiği görülmemişti. Celâl Bey’e, vekil değil de sanki Başvekilmiş gibi davranılıyordu! İsmet Paşa artık, kabinenin İdarî İşler Başvekili idi!”
Celâl Bayar’ın İktisat Vekilliğine atanmasından sonra yaşanan ve Atatürk’ten sonra, hemen hiç söz edilmeyen bazı önemli gelişmeleri Cemal Kutay’dan özetleyelim:
İsmet Paşa bu dönemde, Bayar’ın hiçbir icraatına karşı çıkmaz. Yaz geçmiş, Atatürk Çankaya’ya gelmiştir. Başvekil İsmet Paşa, kendisini ziyaret için Çankaya’ya çıkar. Atatürk, Kılıç Ali, Nuri Conker ve Ruşen Eşref oturmaktaydılar. Atatürk, Celâl Bayar’dan memnun olup olmadığını sorar. İsmet Paşa, “Terbiyeli bir insandır, kendisini sevdiğimi bilirsiniz” der ve sonra şunları ekler: “Teşekkür telgrafına verdiğiniz cevap görülmemiş bir şeydi.” Atatürk: “Nasıl” diye sorunca; İsmet Paşa serzenişli bir sesle: “Bir Bakana değil, bir Başbakana çekilmiş gibi… Bu telgraf karşısında müsaade ediniz de Başvekâleti terk edeyim” cevabını verir. Atatürk bir kahkaha koparır ve işi şakaya dökerek: “Şimdi değil! İlerde, onun da sırası gelir” der (İsmet Bozdağ, “Bir Çağın Perde Arkası”)!
İş Bankası’nın, Turhal’da bir şeker fabrikası yapması konusu, Atatürk’ün İnönü hakkındaki olumsuz kanaatlerini daha da pekiştirecektir. Turhal Şeker Fabrikası’nın yapılması işi ile ilgili olarak, Bakanlar Kurulunda yine İsmet Paşa’nın bir engeli söz konusu olur.
İş Bankası’na, Turhal’ın makineleri için, Maliye’nin 250 bin liralık, o da şeklî olan bir kefaleti gerekmekteydi. Konu Bakanlar Kurulu’na gelmişti. İsmet Paşa’nın taktiği, kendisinin söylemek istediği şeyleri alâkalı vekile söyletmekti. Bu mevzuda da kabinede en çok kullandığı kişiler sadık arkadaşları Sağlık Vekili Dr. Refik Saydam Bey’le, Gümrük ve İnhisarlar Vekili Râna Bey’di.
Celâl Bey, hem İktisat Vekili ve hem de İş Bankası Umum Müdürü idi. Konu, iki taraflı olarak kendisini ilgilendirdiğinden, vekil arkadaşlarına izahat için önündeki dosyadan notlarını derlerken, Gümrük ve İnhisarlar Vekilinin inanılmaz sözleri ile dona kalır. Gümrük Vekili Râna Bey’e göre, bu fabrika kurulursa, şekerden alınan gümrük resmî dolayısıyla bütçe gelirleri azalacaktı!!!
O, her hadise karşısında sakin olan Celâl Bey, hiç beklemediği bu çıkış üzerine elindeki dosyayı kapatır ve kendisinden de hiç beklenmeyen şu karşı çıkışı yapar:
“Bu esası kabul edeceksek kurduklarımızı da kapatalım. Hattâ, kapitülâsyonları neden kaldırdığımızı araştıralım. Ya millî sanayiyi kuracağız; ya da memleketi gümrük gelirleri ile idare edeceğiz!”
Bayar, bir baş selâmı ile toplantıyı terk eder (İsmet Bozdağ’dan aktaran, Cemal Kutay, age. s.127).
Atatürk’ün kuşkusuz her şeyden haberi vardır. Fakat yine de, İsmet Paşa’yı görevden almak için bir süre daha bekleyecektir.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678