Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
Nihat ÖZTÜRK

ADAY OLMALARI DOĞRU MU?

Sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin ve başkanlarının herhangi bir siyasi partiden milletvekili adayı olmaları doğru mu? Sorunun gerçek boyutu bu!
Eskiden; halka mal olmuş sanatçılar, sporcular ve diğer sivil toplum kuruluşları yöneticilerinin siyasi görüşlerini ve taraftarı oldukları futbol kulüplerini bilmezdik.
Sorulduğunda söylemezlerdi. Tavır ve davranışlarıyla belli etmekten kaçınırlardı.
Bugün bu alanlarda faaliyet gösterenler bırakınız siyasi görüşlerini belli etmeyi siyasi partilerin bayraktarlığını yapıyorlar.
Bir sanatçı, sporcu ve sivil toplum kuruluşunun yöneticilerinin siyasi görüşleri olmayacak mı? Veya bir siyasi partiye üye olmayacaklar mı? Hatta yönetiminde yer alamayacaklar mı?
Elbette olabilecekler, hatta yönetici bile olabilecekler.
Hatta genel başkan bile olma hakları var.
Ancak hayran kitlelerinin hassasiyetlerini de göz önünde bulunduracaklar.
Yoksa, bugün olduğu gibi halkın sanatçısı olmaktan çıkıp partinin sanatçısı oluverirler.
Sanatçı kavramı her zaman özel bir anlam taşımıştır.
Toplumsal sorunları sanatlarıyla yönetime duyurma görevi üstlenmişlerdir her dönem.
Şiir yazmışlardır, resim yapmışlardır, türkü yakmışlardır, karikatür çizmişlerdir, heykel yapmışlardır. Filmler çekmişler ya da sahneye taşımışlardır bu sorunları.
Toplumsal sorunların bir tür sözcüsü olmuşlardır.
Sivil toplum kuruluşları da öyle… Dernekler ve diğer kuruluşlar ortak sorunlarını dile getirmek, birliktelik içinde bu sorunlara çözümler bulmak, gerekirse ülke yönetimine seslerini duyuracak güce ulaşmak adına oluşturulmuş örgütlerdir.
Sendikalar, meslek kuruluşları, odalar ve diğer kurumların ortak amacı üyelerinin toplumsal sorunlarını ortadan kaldıracak birliktelik oluşturmaktır.
Dolayısıyla bu kurumların önceliği siyaset değil, üyelerinin sorunlarını çözebilecek çalışmalar ortaya koymaktır. Onlar için ülkeyi hangi siyasi partinin yönettiği değil o yönetimin sorunları çözüp çözemediğidir.
İşte bu noktada o kurumları yönetenlerin siyasi kimliklerini ortaya koymaları çok doğru görünmemektedir.
O yöneticinin siyasi kimliğinin açıkça belli olması yönettiği kurum içinde ayrışmalara neden olabilir. O oluşumun içinde yer alan kişiler kendilerine siyasi görüşleri doğrultusunda muamele yapıldığını düşünebilirler. O partiden bu partiden çekişmesi başlayabilir.
Sanatçılar için de öyle… Sporcular için de!
Tek farkla; sanatçının hayran kaybetmesi şahsını ilgilendirirken sivil toplum kuruluşlarındaki ayrışmalar birlikteliğe ve amacın gerçekleşmesine zarar verir.
Yaklaşan seçimle birlikte yerel anlamda bazı sivil toplum kuruluşu başkanlarının değişik siyasi partilerden aday adayı olduğunu görüyoruz. Sanıyorum yasa gereği istifa etmeleri de gerekmiyor.
Aday olamazlarsa görevlerinin başına dönüyorlar.
Ancak çok önemli bir farkla; artık siyasi görüşü resmen belli olmuş olarak…
Bunun o kuruluşa ne zararı var?
Bir; üyeler arasında artık eski birlikteliği sağlayamayacak kadar idareciliğini kaybetmiştir. Artık insanlar ona o kuruluşun başkanı olmaktan çok filan siyasi partinin taraftarı olarak bakacaktır. Başında olduğu kuruluşu taraftarı olduğu siyasi partiye yamamaya çalışan bir başkan olarak görülecektir.
İki; aday adayı olduğu siyasi partinin seçimi kazanması ve kaybetmesi durumda yönetime gelenlerin bakışında farklılıklar oluşacak, sorunların çözümü güçleşecektir.
Öyleyse, bu durumda aday adayı olan yöneticilerin tekrar işlerinin başına dönmeleri doğru olmayacaktır.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678