Öğretmenler buruk ve dertli sorunlar yumağı içinde bir 24 Kasıma daha “Merhaba” dediler.
Hepimiz dilerdik ki, bu günü öğretmenler ve eğitim camiası ve onların aileleri rahat, huzurlu, mutlu olarak şölen havası içinde kutlasın.
Ama ekonomik, sosyal ve Öğretmenlerle ilgili atamalar, alması gereken haklarını alamamaları, eğitimin ve eğitim çalışanlarının problemleri bir 24 Kasım’ı daha çözümlenemeyen bilmece paketiyle geride bıraktı.
Arif Çetinkaya hocamın bana yolladığı bilgi demetinde, mensubu oldukları Türk Eğitim-Sen’in Türkiye’de yaptığı anket sonucunda yer alan değerlendirmeleri köşeme aldım. Lütfen okuyunuz.
Buna göre;
“Öğretmenlerin; yüzde 81,4’ü son beş yıl içinde bankalardan kredi çekmiştir.
Öğretmenlerin yüzde 49,9’u her ay kredi kartı borcunun tamamını ödeyemiyor.
Öğretmenlerin yüzde74,6’sı bankalara 3500 TL.nın üzerinde borçlu bunlardan 24.8 inin borcu 50.000,- TL.nin üzerindedir.
Öğretmenlerin yüzde 22.3’ünün ay sonunda elinde hiç parası kalmıyor.
Yüzde 32.8’i borçları nedeniyle herhangi bir malını/birikimini kaybetmiş.
Öğretmenlerin yüzde 90.2’si son dönemde doğalgaz, elektrik ve suya yapılan zam oranlarını yüksek bulmaktadır.
Öğretmenlerin yüzde 97.2’si enflasyon farkı verilmeyecek olmasının bütçelerini olumsuz yönde etkileyeceğini belirtmektedir.
öğretmenlerin yüzde 79.7 si enflasyonun altında maaş almalarının sorumlusu olarak yetkili sendikayı, yüzde 14.7 si ise hükümeti görmektedir.
Öğretmenlerin yüzde 81.7’si mesleğini AB ülkelerinde yapmak istiyor. Bunların yüzde 53.8’i maaş ve özlük hakları daha iyi, yüzde 24.3’ü kişi başına düşen milli gelirleri yüksek, refah seviyeleri iyi, yüzde 12.7’si çalışma koşulları daha iyi, yüzde 7.5’i sendikal ve demokratik faaliyetlerde daha özgürler diyor. Bu sonuç dikkat çekicidir. Öğretmenler geçinemedikleri için ülke dışında çalışmak istediklerini söylemektedirler.
Öğretmenlerin 97.2 si yönetici atamalarının hakkaniyet uygun yapılmadığını düşünüyor. Yani öğretmenler kendi yöneticilerinin atamalarında kayırma yapıldığına inanıyor.
Öğretmenlerin yüzde 98.4’ü öğretmenlerin toplumdaki itibarının iyi olmadığını söylüyor. Bunların yüzde 56.9 u bunun sebebinin ülkeyi yönetenlerin öğretmene yönelik tahkir edici sözler ve bakış açısı olduğunu, yüzde 20.8 i öğretmenlerin maddi, sosyal ve özlük haklarından kaynaklandığını, yüzde 13.8 i ise sistem değişikliğindeki başarısızlığın öğretmene yüklenmesi olduğuna inanıyor.
Öğretmenlerin yüzde 77.1’i can güvenliğinden endişe ediyor.
Öğretmenlerin yüzde 26.8’i ek iş yapıyor.
Öğretmenlerin yüzde 90.4’ü okullarda öğretmenlerin etkisinin azaldığını düşünüyor.
Öğretmenlerin yüzde 95.1’i Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’yı başarılı bulmuyor.
Öğretmenlerin yüzde 42.8’i adam kayırmacılık ve kadrolaşmanın en büyük tehlike olduğuna inanıyor.
öğretmenlerin yüzde 65 i TEOG uygulamasını başarılı bulmuyor.
Anket sonuçlarına göre; Canını güvende hissedemeyen, geçim derdi olan, geçinmek için ek iş yapmak zorunda kalan, borçlu olan, aylık borcunu ödeyemeyen, geçinmek için AB ülkelerinde çalışmak isteyen, ülkeyi yönetenlerin tutumu sonucu toplumda itibar kaybettiğini gören, kendini yöneten Milli Eğitim Bakanını başarısız bulan, yönetici atamalarında adalet olmadığına inanan, okullarda artık etkisinin kırıldığını söyleyen, TEOG sistemini başarısız bulan, kendisini kadrolaşma ve kayırmacılık tehdidi altında öğretmenlerin durumunu kamuoyuna yorumsuz olarak sunuyoruz.
Hiç olmazsa bir ay önce ihtiyaç sonucu geldiği okulunda norm fazlası durumuna düşürülen öğretmenlerin resen atanmasını erteleyerek, sistemin öğretmenleri mağdur etmesini önleyiniz.
Okullarımızın öğretmen, personel, araç-gereç, bina ihtiyacını karşılamak için ciddi çalışma yapınız. Öğretmenleri mağdur eden değil memnun eden olunuz”
Bu görüşler, Türk Eğitim Senin basına zikrettiği anketin sonuçları.
Gelelim, diğer memur ve çalışanlara. Dar gelirlilere, emeklilere, dullara ve bu memlekette imkansızlıklar içinde yaşamaya çalışanlara.
Hepsi de aynı dertten ve sorunlardan muzdariptir. Hiç birinin diğerinden özel ve farklı bir konumu yoktur.
İktidar, bazı meslek gruplarına maaş zamlarında takviyelerinde iyileştirmeler yaparken, mağdur durumda olan çalışanlara yüzde 3 gibi bir artışı reva görmüştür.
İktidar tasarrufu dar gelirlilerde arıyor!
Birde uzaklara baksalar, sanırım görülmeyenleri de hissedecekler.
Hikayelerde anlatılan, Padişahın deyimiyle, vatandaş cibban (alkış) çalıp oynamaya başladı valla!
YORUMLAR