Uzun zamandır mülakat sonuçlarıyla sıralamalarımız açıklansın da atamamız yapılsın diye bekleyen öğretmenlerin birçoğunun umutları bir başka bahara kaldı. İşin en garabet yanı da sıralamaların açıklanmaması. Tercihlerini yaparlarken kriter olarak ellerinde olması gereken veri belli değil. İşleri tombalaya dönmüş durumda.
Toplumda şaibeye dönüşen mülakat sorunu iktidar için oy kaygısı haline dönüşünce genel seçim öncesinde bil fiil cumhurbaşkanı tarafından kamuoyuna kamuda işe alımlarda mülakatın kaldırılacağı yönünde verilen söz tutulmadı.
Bakan açıklama yapıyor: “Tek bir torpil, kayırma olmaksızın mülakatları tamamladık.” Bu konudaki adaletsizlikleri gündeme getirenler için de: “Elleri, avuçları boş kaldı. Arkadaşlarımızın duygularını istismar ediyorlar” dedi. Hani bir söz vardır: “Buna kargalar da güler” diye. Tam da bu durumdayız. Kamusal görevinizi adil bir şekilde yapmadığınız sürece size gülen çok bulunur sayın bakan…
Mülakatın neden kaldırılmadığını sormak, atama bekleyen herkesin en doğal hakkı. Mülakatın siyasal olarak kadrolaşmanın en kolay yöntemi olduğunu bilmeyen mi var? Demek ki kadrolaşmayı tamamlayamadılar!.. Yusuf Tekin tam bir görev adamı!.. “Tarikat ve cemaatler okullarda nasıl bir çalışma yapabilir?” i düşünen birinin on binlerce gencin umutlarının sönmesi umurunda mı sanıyorsunuz?
Geçtiğimiz yıl okullarda yetmiş bin civarında ücretli öğretmen çalışıyordu. 25 bin öğretmenin de emekli olduğu söyleniyor. Demek oluyor ki en az 100 bin öğretmen atamasına ihtiyaç var. Şimdi 20 bin öğretmen atanması durumunda 80 bin gencimiz köleliğe devam edecek. Çünkü asgari ücretin de altında çalışmak zorunda bırakılan, atanmayan öğretmenlerin durumu tam bir kölelik düzeni. Bir milyondan fazla öğretmen atama beklerken neden eğitim fakültelerinin kontenjanları azaltılmaz? İhtiyaç oranında gencimizi öğretmen yaparsanız atama sorunu da ortadan kalkar. Ülkenin meseleleri her yere üniversite açmakla çözülmüyor. Aksine üniversiteli işsizler ordusuna asker yetiştirdiğinizin farkına varın lütfen.
Basına sızan ya da sızdırılan mülakat sonuçları burada da büyük bir adaletsizliği gözler önüne serdi. Sınav puanıyla mülakat puanı arasındaki izahı mümkün olmayan çarpıklık gençlerin hayallerini yıktı. Hangi komisyon, hangi objektif kriterlere dayanarak puanlama yapmıştı? Bu soruyu kimse akılcı ve bilimsel bir veriyle açıklayamadı.
Mülakat sonuçlarının açıklanmasının ardından binlerce öğretmen sosyal medyadan ses yükseltti. Kimileri de illerdeki Milli Eğitim Müdürlüklerine giderek mülakat komisyonlarını ve bakanlığı protesto ettiler.
Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik zorluklarla mücadele ederek okuyup öğretmen unvanını alan bu gençlere yapılan adaletsizlikleri görmemenin tahammül edilebilir bir yanı yoktur. Gençlerle beraber onların ailelerinin de hayallerini yıktığınızın farkında mısınız beyler?..
Kendi çocuklarınızı siyasi gücünüzü kullanarak kamuda işe yerleştirirken vicdanınız nasıl rahat ediyor? Hani size göre kul hakkı yemek en büyük günahtı…
Adaletsizliklerinizle geleceklerini kararttığınız bu gençler, yarın bir gün ister kamuda ister özelde sektörde çalışacak olduğunda onlardan adil olmalarını istemenin insani bir yanı olamaz. Bu durum, babasından şiddet görerek büyüyen bir çocuğun suça bulaşmamasını istemek gibidir.
Kendilerine reva görülen bunca haksız ve hukuksuzluklara rağmen atanmayan öğretmenlerin içindeki vatan ve milletin geleceği olan gençlere hizmet aşkını yok edemeyeceksiniz.
Sevgili gençler, umutlarınız belki bir başka bahara kalmış olabilir ama onu sulamaya devam edin, orman gibi gürleşsin. Ormanı sevenlerin yöneteceği bir ülke yakındır. Unutmayın ki güneş kara bulutları dağıtır. İnşallah, yakın bir gelecekte ülkemizde güneşli günleri göreceğiz…
YORUMLAR