Baharın da sonunun geldiğini nasılda bilirmiş insanoğlu. Bilirmiş ki yazdan sonraki duruma sonbahar demiş. Sonbahar, bir şeylerin sonu demek değil

Ama ile başlayan bir cümlenin öncesinde söylenen ne olursa olsun, esas iletilmek istenen amanın devamındaki ifade edilen yargıdır. Âmâların sonrasındadır

İnsanlar, ipleri başkalarına teslim etmek; herkesten, her şeyden kaçmak, sorumluluklardan kurtulmak, kendi başına yaşamak ister. Çoğu insan böyle düşünür yaşamda.

Her insanın bir hikâyesi; her hikâyenin de kendi içinde bir değeri vardır. Hikâyenin değeri insanın değerinden gelir. Hikâyenin ünlü veya

Çaresizlik ve çözümsüzlük, gırtlağına yapışınca, ısrarla nefes almaya çalışmak; acizliği gün yüzüne çıkarır. Bu acizlik içinde çaresizlikle uzun süre mücadele

Bir ülkenin geleceği edebiyattır. Edebiyatsız bir yaşam düşünülemez. Her yerde ve her zamanda edebiyatla yatıp edebiyatla kalkmalıyız. Edebiyat olmazsa olmazımız

Yaşar Kemal’in her biri dört yüz sayfalık, dört cilt üzerine yazmış olduğu bir kitaptır “Bir Ada Hikâyesi”. Orhan Pamuk, Zülfü

Ne yalan söyleyeyim! filme ön yargılarla gitmiştim. Cem Yılmaz; yine bir sürü absuruk işlerle uğraşacak, konu gerçeklikten uzak işlenecek; demagog

“Kafamda bir tuhaflık var” adlı Orhan Pamuk’un kitabının eleştirisini yapıp da Zülfü Livaneli’nin “Serenad’ adlı kitabının eleştirisini yapmamak olmazdı. Son

Sanatın gücü bir başkadır. Kimse bu gücü tartışamaz. Hani bir söz vardır ya; “milletvekili, bakan, hatta Cumhurbaşkanı olabilirsiniz ama sanatçı

En büyük yatırım insanın kendisine yaptığı yatırımdır. Kimileri ömrü boyunca başkalarına yatırım yapar, kimleri mala mülke, kimileri de öteki dünyaya…

Acımız büyük çünkü hayatlarının baharında yaşamlarından sökülüp alındılar. Hunharca katledildiler. Kimi yedi,  kimi yetmiş; kimi kadın, kimi erkek; kimi öğretmen,

Okumanın değerini insan ne zaman anlar; tabii ki iş işten geçtikten sonra. O kadar çok insan vardır ki okumadığına pişman

Nasıl bir dünyadır bu; dün çatışmaları konuşuyorduk şimdide bayramı. Ne demişti Süleyman Demirel; “dün dündür, bu gün bu gündür!” demek

Dünyanın döndüğü konusunda birçoğumuzun kafası karışıktır. Çoğumuz görsel olarak dünyanın döndüğünü görmek isteriz.  Madem dünya dönüyor da niye farkında değiliz,

Güzellik kurtaracak dünyayı! Zülfü Livaneli’nin şarkısının bir dizesidir. Ne güzel ve doğru bir sözdür değil mi? Dünyayı başka ne kurtarabilir

Kime sorarsan; tabii ya herkes aynı düşünmek zorunda değildir. Olur mu öyle şey… herkes fikrini söyleyecek; fikrini söyleyecek ki, renkler

Medeniyetin oluşmasında toplumsal ve sosyal gelişmelerin yanında giyim kuşamında büyük bir yeri vardır. Giyimsiz kuşamsız bir medeniyet düşünülemez. Her medeniyet

İnsanlık var oldu olalı emeğin yüceliğinden söz ederiz. Emek olmadan yemek olmayacağını söyleriz. Her şeyde, her yerde emeğin öneminden bahsederiz.

Belli bir yaşa gelince günlerin su gibi aktığını hissediyorsun. Günler saatlere, saatler dakikalara iniyor. Öyle böyle değil zamanın nasıl geçtiğini

Seçim arifesine girdiğimiz şu günlerde kim kazanır, kim kaybeder derdine düşmüşken “bu konuda nereden çıktı!” diyen okuyucuların serzenişini duyar gibiyim.

Günlerin önemi var mıdır? Günlerin içi doldurulduğu zaman günler önemli olurlar. Bilim, sanat, demokrasi, insan hakları toplumda karşılık bulduğu zaman,

İnsanlık var oldu olalı emeğin yüceliğinden söz ederiz. Emek olmadan yemek olmayacağını söyleriz. Her şeyde, her yerde emeğin öneminden bahsederiz.

Vahşet vahşet vahşet… Bunun başka bir adı olamaz. Yirmi birinci yüzyılda ülkemizde yaşanan bu tecavüz olayı vahşettir. Bu kaçıncı tecavüz