Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
Nihat ÖZTÜRK

PARDON MU?

Ergenekon davası çöktü, Balyoz da… En son Bülent Arınç suikastının da uydurma olduğunu öğrendi Türkiye. Kısaca bütün bunlara “Kumpas” diyorlar.
Hani iki subay Arınç’ın evinin krokisini bir kâğıda çizmişlerde, polisleri görünce kâğıdı yutmuşlardı ve nasıl ilgi kurulduysa kozmik odaya girilmişti. İşte bütün bunlar kurguymuş.
Ne garip bir ülke değil mi?
Uyduruk davalar, düzmece deliller, sonradan hazırlanmış CD’ler, gizli tanıklar, suikast dedikoduları, talimatla yazılmış haberler, özel yetkilendirilmiş savcılar ve hâkimler, gömülerden çıkan silahlarla cezaevlerine doldurulan komutanlar, gazeteciler, bilim adamları ve diğerleri…
Derin devletle mücadele söylemleri ve bugün geldiğimiz nokta… Ne oldu bu derin devlet işi, Yarattığımız düşmanla savaşmak ne kazandırdı Türkiye’ye? Ortada bir şey olmadığına göre demek ki bir şey yokmuş!
Ergenekon çöktü,
Balyoz boş çıktı,
Arınç suikastı fos çıktı. CD’lere sonradan yükleme yapılmış, belgeler gerçek değilmiş.
Topraktan fışkırdığı söylenen silahlar darbe yapmaya yetmiyormuş.
Yetmiyormuş, çünkü bu davalardan cezaevinde yatan hiç kimse kalmadı.
Kalmadı ancak insanların itibarları yerle bir edildi. Sabahın köründe evleri ofisleri basıldı ve yaka paça gözaltına alındılar. Silahlı Kuvvetlerin emekli ve görevli olan üst düzey komutanları cezaevine konuldu. Yıllarca yattılar.
Bilim adamları, gazeteciler ve diğerleri hapsedildiler.
Uzun tutukluluk süreçleri nedeniyle ölenler ve intihar edenler oldu.
Halkın oylarıyla seçilmiş vekillerin cezaevinden çıkması uzun süre engellendi.
Neler oldu neler! Ne günlerdi o günler!
Peki sonra ne oldu? Bütün bunların kumpas olduğu ortaya çıktı.
Özel yetkili mahkemeler kaldırıldı. Özel yetkili savcılar özel yetkisiz savcı oldular.
Valizlerle gelen sözde belgelerle haber yapan o ünlü gazeteci bugün tutuklu. Yine bu operasyonları ballandıra ballandıra haber yapan farklı yayın organlarının yöneticileri de cezaevinde.
O gazete ve televizyonlar bugün hükümet aleyhinde yayın yapmakta birbirleriyle yarışıyorlar. Muhalefet başı olmuşlar. Köşe yazarları ağız değiştirmişler ve hükümetin ipliğini pazara çıkarmaya uğraşıyorlar.
İnsan gülse mi ağlasa mı bilemiyor?
Peki bütün bunlar olurken ülkeyi yöneten hükümetin hiçbir rahatsızlığı yok. Benim yönettiğim ülkede bütün bunlar nasıl oluyor diye kendilerini sorgulamıyorlar. Bir vicdan muhasebesi yapmıyorlar.
Sadece kuru bir “Pardon” la her şeyi hallettiler. Yanılmışlar, aldatılmışlar, kandırılmışlar falan filan…
Bu kadar basit mi? Bu kadar kolay mı? Bu kadar ucuz mu?
Darbe yapacaklar, hükümeti devirecekler, suikast yapacaklar diyerek önüne geleni cezaevine tıkacaksın, en az yatan beş yıl yatacak, işinden gücünden olacak, itibarları sıfırlanacak, komutanların terfileri engellenecek, hatta intihar edecekler ve sonunda bütün bunların bir senaryo olduğu ortaya çıkacak…
Ve hükümetin, başbakanın, bakanların bunda hiçbir sorumluğu olmayacak!
Bir pardon demekle kendinizi aklayacaksınız; Hiçbir hukuki ve vicdani sorumluluğunuz olmayacak.
Bütün bu davalardaki iddialar gerçekse kıracaksın kalemi, keseceksin cezayı! Yok, bu iddialar gerçek dışıysa Ben bu ülkeyi nasıl yönetiyorum diye vicdanına soracaksın.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678