Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
Nihat ÖZTÜRK

MİLLET NE DERSE O

Bu sözü bu sıralar çok duyuyorsunuz. Halk ne derse o diyenler de var, milli irade diyenler de… Belki de halk demek daha doğru olacaktır.

Referanduma bile halk oylaması diyoruz, millet oylaması demiyoruz.
Demokrasilerde halk olmak çok önemli, en azından belli aralıklarla sandığı önünüze koyup “Haydi sizi yönetecekleri seçin” falan derler. Ya da halk öyle olduğunu zannederek önemsendiğini düşünür ve mutlu olur.
Gerçekten öyle midir? Yani siyasiler halkın tercihine göre mi ülkeleri yönetirler?
Halk ne derse onu mu yaparlar?
Bu biraz da halkın kendisini nasıl tanımladığına bağlı…
Halk sandığa attığı oyun yönetime yansıyıp yansımadığını sorgulayıp takip ederse yönetim halkı önemser.
Yoksa boş verir gider.
Ülkemiz bu anlamda çok kritik örneklerle doludur, onlarca örnek bulabilirsiniz.
Yakın tarihimizden bir örnek üzerinden yürüyebiliriz.
Birinci örnek Sayın Davutoğlu; Adalet ve Kalkınma Partisi’nin genel başkanı olarak iki seçime katıldı. Seçim bildirgesini hazırladı, projelerini ortaya koydu, bunları halka anlattı ve seçmeni kendisine inandırdı.
Meydanlarda konuştu, radyo televizyon programlarında kendisini ve lideri olduğu siyasi partiyi anlatarak seçmenden oy istedi.
Halk da ikna oldu ve sandığa gittiğinde Türkiye’yi yönetsin diye oyunu O’na verdi.
Millet, Davutoğlu dedi, milli irade tecelli etti, halk öyle istedi.
Peki neden bugün Türkiye’yi Davutoğlu yönetmiyor da seçimlerde ortalıkta bile gözükmeyen Binali Yıldırım yönetiyor?
Sayın Yıldırım kaç oy aldı da bugün başbakanlık koltuğunda oturuyor?
Halka hangi projeleri sundu da bugün icraat yapacak konuma getirildi.
Demek ki neymiş, halk ne derse o olmuyormuş! Millet ne derse o değilmiş.
Tamam, Sayın Davutoğlu bir şekilde görevinden ayrılmış olabilir, partisi yeni bir genel başkan seçmiş olabilir… O yeni genel başkanın da halka gitmesi gerekmez mi?
Ama bizim ülkemizde öyle olmuyor!
Ve halk da “Benim seçtiğim adama ne oldu” diye sormuyor.
Halkın kendisini tanımlaması dediğimiz de işte bu!
Halk bunu sormazsa siyasetçiler de bildikleri gibi çalıp oynarlar ve bir de halk la dalga geçer gibi “Millet ne derse o” derler.
Millet ne derse o değilmiş.
Halkın kendisini nasıl tanımladığı üzerine Taha Akyol’un 28 Şubat 2017 tarihinde Hürriyet Gazetesi’nde yazdığı bir yazıdan örnek vermek istiyorum.
Ünlü Foreing Affairs dergisinde Amerikalılarla ilgili bir araştırmanın sonucu yayınlanmış.
 Amerikalılara haritada Ukrayna’nın yerini göstermesi söylemişler. Altı Amerikalılardan sadece birisi Ukrayna’nın haritadaki yerini doğru göstermiş.
Amerika Ukrayna sorununa müdahale etsin mi diye sormuşlar bu defa. Müdahale etsin diyenler en bilgisiz olanlarmış. Hem de heyecanla…
Bir de Amerika Agrabah’a müdahale etsin mi diye sormuşlar. Trump seçmeninin üçte biri ve Demokratların yüzde 19 u evet demişler. Oysa yeryüzünde böyle bir ülke yok.
Hani teşbihte hata olmaz derler ya Türkiye’de de sorsalar halka; El Bab neresi diye, Rakka’ nın haritada yerini göster diye Menbiç ne yana düşer diye…
Çetin Altan’ın bir sözü vardı, yazılarını öyle bitirirdi: “Enseyi karartmayın” derdi; biz de hâlâ yönetimde biz ne dersek o oluyor diye mutlu olabiliriz.
Eskiler buna keyif bağışlamak derdi; sermayesi ne ki: İnanın gitsin, Halk ne derse o!…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678