HAYALLERİNİZİN GERÇEKLEŞMESİ İÇİN ALTIN KURAL!

Değerli Dostlar, Mickey Fare, Mini Fare ya da Donald Duck, Külkedisi, Pamukprenses gibi çizgi film kahramanlarını hatırlarsınız. Çocukluğumuzdan kalma Disney karakterleridir. Bu karakterlerin yaratıcısı Walter Disney’in biyografisini okuduğumda, bu başarı öyküsünün hepimize bir ders niteliğinde olabileceğini düşünerek sizlerle de paylaşmak istedim. Walter Disney, çocukluktan itibaren karikatürist olma hayali kurmuş ancak bu alanda çok da başarılı […]

Değerli Dostlar,

Mickey Fare, Mini Fare ya da Donald Duck, Külkedisi, Pamukprenses gibi çizgi film kahramanlarını hatırlarsınız. Çocukluğumuzdan kalma Disney karakterleridir. Bu karakterlerin yaratıcısı Walter Disney’in biyografisini okuduğumda, bu başarı öyküsünün hepimize bir ders niteliğinde olabileceğini düşünerek sizlerle de paylaşmak istedim. Walter Disney, çocukluktan itibaren karikatürist olma hayali kurmuş ancak bu alanda çok da başarılı olamamış. Denemelerine rağmen karikatür alanında başarılı olamadığını gören Disney, pes etmemiş ama o yıllarda işsiz kalmamak adına orduya yazılarak, savaşa katılmış. Savaş bitip evine geri döndüğünde ise aklında hala karikatürist olma hayali varmış. Ümitsiz bir şekilde iş ararken, bir gün tesadüfen bir rahip ile tanışmış ve rahibin yaptığı iş teklifini kabul etmiş. Walter, kilisenin animasyon çizimlerini yapmayı ve bunun karşılığında da kilisenin küçük bir odasında kira ödemeden yaşamayı kabul etmiş. Walter, yerleştiği küçük odada bir yandan kilisenin animasyon işlerini yapıyor, diğer yandan da kalmakta olduğu bu eski, havasız, rutubetli ve sıkıcı odaya alışmaya çalışıyormuş. Bir gün yatağında uzanıp hayaller kurarken odanın köşesinde bulunan delikten minik bir fare çıktığını görmüş. Fareden çok korkmasına rağmen, kiliseden kovulur, işinden olur endişesi ile onu öldürmemiş. Fareye ‘mickey’ adını takarak onu kabullenmeye çalışmış. Mickey Fare’de zaman içinde Walter’a alışmış ve her gün odaya ziyarete gelmeye başlamış. Aralarında oluşan bu arkadaşlık sayesinde Walter, boş zamanlarında Mickey’nin resimlerini kendi zihninde canlandırdığı şekilde çizerek, ona yeni ve daha sevimli bir kimlik yaratmış. Ve böylece televizyonlarımızda tüm çocukluğumuz boyunca izlediğimiz ‘Mickey Mouse’ karakteri bu eski, köhne, rutubetli küçük kilise odasından bu şekilde çıkmış.

Walter Disney’in, Mickey Mouse karakteri ilk götürdüğü prodüksiyon şirketi tarafından hemen beğenilmiş ve kabul edilmiş. Walter, ardından Mickey Mouse’ın kız arkadaşı karakteri olan Mini Mouse’u yaratmış. Ve ardından yavaş yavaş diğer Walt Disney kahramanları oluşmaya başlamış. Bir süre sonra Walt Disney kendi prodüksiyon şirketini kurarak filmler çekmeye başlamış. Bununla da yetinmeyip dünyada altı tane bulunan ve bütün çocukların ve hatta yetişkinlerin bile bir gün görme hayalini süsleyen Disneyland’ları kurmuş.

Değerli Dostlar, tam bir yaratıcılık harikası olan Disney karakterlerini geliştirerek ardından Film ve Prodüksiyon şirketleri ve Disneyland’lar ile bugün milyonlarca dolarlık eğlence sektörünü yöneten Disney şirketler grubunun kurucusu Walter Disney’in, sadece şans ve tesadüf ile bu başarı ve servete sahip olmadığının farkına varmamız gerekir. ‘Peki neydi Walter Disney’i ve oluşturduğu markayı başarılı kılan?’ diyenler için şöyle cevap verebiliriz: Walter Disney’in yaşamı ve bu başarı hikayesinin altında, her bir Disney karakteri oluştururken hayal kurarak, zihinde canlandırma tekniği kullanması ve sonra da tabii ki her bir karakter üzerinde bıkmadan, yılmadan, çok çalışması şeklinde açıklayabiliriz. ‘Zihinde  canlandırma tekniği ne demek?’ derseniz de: bu NLP çalışmalarında kullanılan bir imgeleme tekniğidir. Hayatımıza istediğimiz şeyleri sokmak için ya da sorunlarımızın üstesinden gelmek için uzmanlar tarafından kullanılan bir teknik ya da aramızda bazılarımızın doğal olarak farkında olmadan kullandığı bir  beceri de diyebiliriz. Örneğin ben size hayalinizdeki almak istediğiniz o arabayı zihninizde canlandırın desem, bazılarımız arabanın rengini, markasını, koltuk deseni ve hatta araba aynasına taktığı süsüne kadar tüm ayrıntıları net bir şekilde canlandırabilir. Bazılarımız ise hiçbir şey canlandırmaya bilir. İşte o görme, işitme, koklama, dokunma duygularımızı zihnimizde harekete geçirebilenlerin hayallerine ve hedeflerine yaklaşmaları bir adım daha yakındır. Çünkü evren aynı Google arama motoru  gibi sorduğumuz, aradığımız ve istediğimiz her şeyi tüm alternatifleri ile önümüze sunar. Ne kadar yoğunlaşıp isteğimiz üzerine çalışırsak dışarıya yaydığımız enerji de o kadar yoğun ve kalıcı olacaktır.

Hadi şimdi hayallerinizin gerçekleşmesi için altın kuralı uygulayın. Kapatın gözlerinizi ve canlandırın hayalinizi!

Sevgiyle.

Exit mobile version