HALK MI HUKUK MU?

Bu soruyu milli irade mi kanunlar mı? diye de sorabiliriz. Yani halkın tercihi yasaların üstünde bir değer midir? Her konuda halk böyle istiyor diyerek işin içinden çıkabilir miyiz? Millet ne derse o gibi bir söylem ne kadar doğrudur? Ülkeyi yöneten siyasilerin sıkça kullandığı bu kavramın gerçekte bir anlamı var mı? Demokrasiyle yönetilen ülkelerde bu söylemin […]

Bu soruyu milli irade mi kanunlar mı? diye de sorabiliriz.
Yani halkın tercihi yasaların üstünde bir değer midir? Her konuda halk böyle istiyor diyerek işin içinden çıkabilir miyiz? Millet ne derse o gibi bir söylem ne kadar doğrudur?

Ülkeyi yöneten siyasilerin sıkça kullandığı bu kavramın gerçekte bir anlamı var mı?
Demokrasiyle yönetilen ülkelerde bu söylemin bir anlamı olmamalı.
Bu yönetim şeklinde halk ve milli irade çok önemli ancak halk iradesi yasaların üstünde bir kavram değil.
Temel kavram hukukun üstünlüğüdür. Yasalar her şeyin üstündedir.
Demokrasilerde halk kavramının anlamı nedir öyleyse? Halk, kendi adına yasa yapacak meclisin oluşumunu gerçekleştirdikten sonra o yasalarla yönetilmeyi kabul edendir.
Ülkeyi yönetenlerin halk böyle istiyor diye yasaların dışında bir uygulama yapması mümkün değildir. Böyle bir uygulama suç oluşturur.
Somut veriler üzerinden yürüyecek olursak en çarpıcı örnek 2002 seçimleridir. 2002 seçimlerinde halka ülkeyi hangi siyasi partinin yönetmesi soruldu. Halkın yüzde 34.4 ü Adalet ve Kalkınma partisi dedi.
Ama seçim sonuçları yasalara göre değerlendirdiğinde adı geçen parti 363 sandalyeyle mecliste ezici bir çoğunluk oluşturdu. Halkın yüzde 65.6 sının onaylamadığı bir siyasi yapı ülke yönetimine geldi.
Eğer halkın dediği olacaksa böyle bir yönetimin iş başına gelmesi mümkün değil. Ama hukuken gerçekleşmesinde bir sorun yok. Nitekim bir sorun da olmadı.
Yüz kişiden 34 kişi evet, 66 kişi hayır diyor ancak 34 kişinin istediği oluyor.
Buna da milli irade deniliyor. Halk ne derse o deniliyor…
O zaman halkın iradesi değil de hukukun üstünlüğü ortaya çıkıyor.
Ama bizim siyasilerimiz konuyu işine geldiğince yorumluyor ve ülke yönetiminde sorunlar da bu yorumlardan ortaya çıkıyor. Tabi örnekler de 15 yıldır ülkeyi yöneten siyasi parti üzerinden veriliyor.
Mesela Halkların Demokratik Partisi adayları da bölgesinde halkın oylarını alarak yerel yönetimlerde iş başına geldiler. Milletvekili seçildiler. Ancak yasaların suç saydığı eylemleri ortaya koydukları için gözaltına alındılar ve tutuklandılar.
Hukuk halk iradesinin önüne geçti. Hukuk uygulandı. Olması gereken de buydu.
Ülkeyi yönetme konumunda olan siyasilerin her konuşmalarında kendilerini halkın seçtiğini ifade etmeleri, milli irade vurgusu yapmaları, halk öyle istiyor söylemlerini dile getirmeleri onları hukuk karşısında haklı çıkarmayacaktır.
Ancak geçmişten günümüze “Anayasayı bir kere delmekle bir şey olmaz” la başlayıp devam eden bir yorumun da süre geldiğini yaşayarak görmekteyiz. Mesela bir muhalefet partisi Cumhurbaşkanının anayasaya uymadığını ifade ederek duruma uygun bir anayasa yapılmasını dile getirebiliyor.
Bu durumu irdeleyen bazı analistler de cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği için böylesine rahat davranabileceğini savunabiliyor. Yani halk iradesinin hukukun önüne geçebileceğine anlayış gösterilmesini anlatmaya çalışabiliyor.
İşte, demokrasilerde halkın mı önemli hukukun mu önemli olduğu tartışmaları da burada başlıyor. Hukuk, uygulamadaki sorunları tartışılsa da herkesi bağlayan bir kavramdır.
Eğer halkı önemsiyor olsaydınız 2002 seçimlerinde seçmenin yüzde 66 sı bizi onaylamıyor diyerek görevi kabul etmezdiniz.
Burada hukuki konumu savunup diğer durumlarda halk iradesini savunmak bariz bir çelişki olarak sırıtıyor siyasi hayatımızda. Onun içinde ülkeyi yönetmede yaşadığımız sorunlar bir türlü bitmiyor.
Exit mobile version