Genç KPSS’de Kazanıyor, Mülakatta Kaybediyor

Halbuki; KPSS sınavında 82 alıyor… Mülakata çağrıldığında; (Saçma-sapan soruların dışında) Bütün soruları doğru yanıtlıyor… Ancak sınavı kaybettiği söyleniyor… Girmek istediği işe; Ondan 10 puan geride olan işe giriyor… Bunu onuruna yediremeyen genç delikanlı; Üç gün sonra Kredi Yurtlar kurumunun 6. Katına çıkarak intihar ediyor… Ve gencecik yaşında bu adaletsiz dünyaya veda ediyor… Bu olay nerede […]

Halbuki;

KPSS sınavında 82 alıyor…

Mülakata çağrıldığında;

(Saçma-sapan soruların dışında)

Bütün soruları doğru yanıtlıyor…

Ancak sınavı kaybettiği söyleniyor…

Girmek istediği işe;

Ondan 10 puan geride olan işe giriyor…

Bunu onuruna yediremeyen genç delikanlı;

Üç gün sonra Kredi Yurtlar kurumunun 6. Katına çıkarak intihar ediyor…

Ve gencecik yaşında bu adaletsiz dünyaya veda ediyor…

Bu olay nerede mi yaşanıyor?

Hemen söyleyelim;

Geçtiğimiz günlerde Samsun’da yaşanıyor…

Durun…

Belki duymayanlar da vardır düşüncesinden hareketle;

Basın yoluyla öğrendiğimiz bilgileri bir kez de bu sayfada paylaşalım…

Genç delikanlının adı;

Doğuş Can KAVAKLI…

2002 tarihinde doğuyor…

Bir başka ifadeyle;

AKP İktidara geldiği yıl doğuyor…

Yani;

Günümüzde de varlığını sürdüren AKP atmosferinde büyüyor…

22 yaşında bu dünyaya veda ettiği güne kadar başka iktidar görmüyor…

Bu 22 yıllık zaman süreci içerisinde;

Son olarak Psikolojik Danışmanlık Rehberlik (PDR) bölümünü bitiriyor…

Ve bir yandan KPSS sınavlarına hazırlanıyor…

Bir yandan da işe girmenin düşlerini kuruyor…

KPSS hakkında bu araya kısa bir not düşelim;

KPSS’nin parantez açılımı her ne kadar ‘Kamu Personeli Seçme Sınavı’ olsa da…

Bunun parantez açılımını ben şöyle yapıyorum;

KPSS (Kimsesizleri Partisizleri Süzgeçten Süzme) olarak yorumluyorum…

Doğuş Can Kavaklı;

Kimsesiz olmasaydı…

Partisiz olmasaydı…

Yani iktidar partisinden arkasını dayayacağı bir dayısı olsaydı…

KPSS’de (Yazılıda) kazandığı sınavı mülakatta kaybeder miydi hiç…

Eğer süzgeçten süzülmeseydi;

Kendisinden 10 puan daha düşük olan bir partilinin kızı işe alınır mıydı hiç!

Ve acıyla sonlanan olayın geleşimi ise şöyle oluyor;

Asarcık ilçesinde Sosyal Yardımlaşma Vakfına elaman alınacağı ilan ediliyor…

PDR Mezunu Doğuş Can Kavaklı da bu işe girmek için müracaat ediyor…

Mülakat günü geliyor;

Pembe düşlerle yüklü Doğuş Can Kavaklı’da bu sınava giriyor…

Ve (kaybetmesine baştan karar verilen) Doğuş Can’a şu sorular soruluyor;

Sınav heyetinin üyesi;

“Hangi takımı tutuyorsun?”

Genç delikanlı Doğuş Can;

“Milli Takımı tutuyorum”

Mülakat heyeti ısrar ediyor;

“Yok yok! Vardır tuttuğun bir takım”

Genç delikanlı; “Vallahi yok” diyor…

Ancak heyet ısrarını sürdürünce;

“Samsunspor’u tutarım, ayrıca kendimde spor yaparım ama takam tutmam” diye yanıtlıyor…

Genç delikanlı doğruları söylese de heyet üyelerinden birisi;

“Sen benim bu komisyonda neden bulunduğumu biliyor musun?” diye bir soru yöneltiyor…

Doğuş Can bu soru karşısında iyice şaşırıp bocalıyor…

Kısacası uzun sözün özü;

Doğuş Can Kavaklı KPSS sınavında en yüksek puan alanlardan birisi olsa da…

Mülakat sınavında sorulan abuk-sabuk, uçuk soruları dürüstçe yanıtlasa da…

Girmek istediği Sosyal Yardımlaşma Sınavını kaybediyor…

Onun yerine kendisinden 10 puan daha düşük aldığı söylenen bir partilinin kızı işe giriyor…

Ve bu haksızlığı üç gün sonra öğrenen genç delikanlı;

Bunu onur meselesi yapıyor…

Bu dünya hak edenlerin değil etmeyenlerin dünyası diyor…

Kredi Yurtlar Kurumunun altıncı katına çıkıyor…

Kendisini bir kuş gibi boşluğa bırakıyor…

Ve gencecik yaşında bu adaletsiz dünyaya veda ediyor…

Siyasal ve yönetsel şekilde ifade edersek;

Doğuş Can Kavaklı, bu yönetsel güçlerin iktidara geldiği yıl bu dünyaya geliyor…

Onların gidişini görmeden, gencecik yaşında o bu dünyayı terk-edip gidiyor…

Halbuki (hafızam beni yanıltmıyorsa;)

Seçimlerden önce ‘mülakat sınavlarının’ kaldırılacağı söyleniyordu…

Haksızlıklar, adaletsizlikler ortadan kaldırılarak ‘hak edenler’ ve ‘liyakat sahibi’ olanlar ait oldukları yere gelecektir deniyordu…

Ne oldu?

Ne oldu da birdenbire bu iddialı konuşmalar unutuldu?

Bu sorular beni yıllarca gerilere götürüyor…

Bazı liderlerin sözlerine aklıma getiriveriyor…

Örneğin Süleyman Demirel derdi ki;

“Dün dündür, bugün bugündür…”

Siyasette 24 saatin içinde çok şeyler değişir”

Turgut Özal’da gazetecilerin sorduğu sorulara şu yanıtı vermişti;

“Ben seçimden önce zam yapacak kadar enayi değilim…

(Enayi yerine her kimi koyuyorsa)

Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür,

Bu toplum bir gün önceyi çabık unutur” diye değerlendirirdi…

Acaba günümüzün yönetsel erkleri de aynı şeyi mi düşünüyor?

Yani ait oldukları siyasi sülaleninin liderlerinin düşündüğü gibi düşünüp;

“Bu toplumun yüzüne tükürsen, anasına sövsen unutur mu diyor?”

Her neyse…

Son söz;

Bu sıralar gündem çok fazla olduğu için…

Sanırım bu genç delikanlının intihar edişi pek gündem oluşturmadı…

Umarım yine de üzerinde düşünenler olur…

Exit mobile version