Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
Nihat ÖZTÜRK

FABRİKA AYARLARINA DÖNMEK

Adalet ve Kalkınma Partisi Giresun İl Başkanı Hasan Ali Tütüncü’nün bir açıklaması yer aldı yerel gazetelerde. Adalet ve Kalkınma Partisi fabrika ayarlarına dönüyormuş.
Aslına buna benzer açıklamaları partinin üst düzey yöneticilerinden de duymaya başladık 7 Haziran seçimleri sonrasında. Parti fabrika ayarlarına dönmeliymiş.
Oysa aynı açıklamaları muhalefet yıllardır yapıyor. İktidarın her icraatını övmek gibi bir görevi olmayan gazetelerde buna benzer çok sayıda yazı yer aldı.
Onlar bire bir fabrika ayarlarına dönün demedi ama ayarınız bozuldu dediler. Kantarın topuzunu kaçırdınız demek istediler. Ancak bu tür eleştirilere sert tekiler veren iktidar partisi bugün ayarlarının bozulduğunu kabul ediyorlar ki fabrika ayarlarına dönülmeli diyebiliyorlar.
Adalet ve Kalkınma Partisi bunu ilk defa yapmıyor ki… Muhalefetin ve eleştirel basının tespitlerine dudak büküp geçtikten bir süre sonra bazı gerçeklerle yüzleşince yaptıkları hatayı belki görüyorlar ancak iş işten geçmiş oluyor.
Geçmişte, terör bölgesinde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyon yapma yetkisini valiliklere veren hükümet bugün bunun yanlış olduğunu görerek bu uygulamasından geri adım atıyor ancak bölgenin de durumu ortada.
Fabrika ayarlarına dönmeye gelince: Yani partinin kuruluş yılları ve kuruluş felsefesi denilmek isteniyor herhalde. Hanin şu yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele söylemi…
Onlar fabrika ayarları dese de bu dönemi farklı tanımlayanlar da var: Mesela, bir grup o döneme “Takiye dönemi” diyor. Bir başka grup da çıraklık dönemi… Her iki grubun da kendilerince açıklamaları var.
O yıllara takiye dönemi diyenlere göre Adalet ve Kalkınma Partisi ve genel başkanı o dönemde gerçek zihniyetlerini saklayarak, halka demokrat görünerek bugünlerin alt yapısını hazırladılar.
Genel başkanları değiştim dedi. Milli Görüş gömleğimi çıkardım dedi. Ve insanları da buna inandırdı. Bugün haklarında dava açılan çok sayıda köşe yazarı da “Görmüyor musunuz, adamlar değişmiş” dedi yazılarında.
Bunlar takiye yapıyor diyenleri bir dövmedikleri kaldı. Öylesine inandırıcı oldular. Onlarca yıldır karşı çıktıkları AB ile görüşmeler yaptılar ve müzakere tarihi almayı AB’ye girmek gibi sundular.
Oysa insanın fıtratında değişmek diye bir şey yoktu. İnsan dün ne ise bugün de odur.
Demokratik açılımlar yaptılar ancak sonraki yıllarda bunları santim santim geri aldılar.
Bir de çıraklık dönemi diyenler var.
Hani, çıraklar işi öğreninceye kadar her konuda bütün dikkatlerini işlerine verirler ya… Alçak gönüllü ve saygılı olurlar ya. Komşularla iyi geçinirler ya… Aldığı üç beş kuruşu har vurup harman savurmazlar ya. İşlerini ciddiyetle yaparlar ya…
Siz hiç bir çırağın işyerini batırdığını gördünüz mü?
Ne zaman ki çırağın biti kanlanmaya başlar tavırlarındaki değişikliği rahatlıkla gözlemleyebilirsiniz. En azından işyerindeki yönetimden yakınmaya başlar ve yönetimi kendine göre değiştirmeye çalışır. Komşularla kavga etmesi de başka bir sorun!… Eli para görünce gerçek özelliği de ortaya çıkar çırağın. Gece hayatı falan yani…
İşyerini batıran çok ustalar gördük maalesef.
Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin 2002 ruhuna dönmesi mümkün mü?
Bu 2002 ruhuyla ne kastedildiğine bağlı. Bize göre büyü bozuldu ve o yılların gizemi ortadan kalktı. 2002 ruhu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin eseri olmaktan çok 57. Hükümetin başarısızlığının özetidir.
Ülkeyi 13 yıldır tek başına yöneten bir siyasi partinin geçmişinden medet umar hale gelmesi demokrasi ve Türkiye adına ciddi bir kayıptır.
O yıllar mazide kalan hoş bir sedadır, gerisi ise kocaman bir hayal…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678