BİR SERZENİŞ

Nereden başlasam, ne desem bilemiyorum. O kadar sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz ki, hangi konuyu konuşup dile getireceğim? Neyi yazıp çizeceğim? Kime ne diyeceğim? Nasıl bir çözüm yolu sunacağım? Bilemiyorum… Her yer kan, gözyaşı, ağıt… Emperyalist güçler daha fazla sömürsün diye Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor. Bizler televizyon, bilgisayar karşısında, adeta futbol maçı izler gibi kaç kişi […]

Nereden başlasam, ne desem bilemiyorum. O kadar sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz ki, hangi konuyu konuşup dile getireceğim? Neyi yazıp çizeceğim? Kime ne diyeceğim? Nasıl bir çözüm yolu sunacağım?

Bilemiyorum…

Her yer kan, gözyaşı, ağıt…

Emperyalist güçler daha fazla sömürsün diye Ortadoğu’da kan gövdeyi götürüyor.

Bizler televizyon, bilgisayar karşısında, adeta futbol maçı izler gibi kaç kişi öldü? Kimden öldü? Derdindeyiz.

Ülkemizde iş güvenliği yeterince önemsenmediği için insanlar diri diri toprağın altında, asansör boşluğunda, inşaat temellerinde, fabrika atölyelerinde ölüyor.

Hala Ermenek’te kömür madeni ocağındaki madenciler bulunamadı.

Kimsenin de umurunda değil.

Adalet yerlerde…

Hukukun üstünlüğü, yasal güvenceler, iç barış, toplumsal düzen yok. Onlarca yıl süren mahkemeler, geciken adalet, yerine getirilmeyen mahkeme kararları; hakkı yenen insanlar, mağdurlar..

Bir toplumsal huzursuzluk sürüp gitmektedir. Hızla toplumsal ayrışmaya doğru savrulmaktayız. Sanki birileri perde arkasından toplumu ikiye bölüyor.

Dur diyen yok…

Bu kadar insanlıktan çıkmak hayra alamet değildir. Acımasız bir kavga içindeyiz “yok etme” üzerine. Birileri acımazsızca ötekileştiriliyor. Hızla ülkenin zencileri oluşuyor.

Tek amaç yok etmek üzerine.  Acımak yok. Bir filmde diyor ya komutan; “uyursan ölürsün!” işte öyle.

Böyle ne kadar daha devam eder? Ülke insanı ne kadar daha dayanabilir?

Hep gerilim hep gerilim!

İnsanı insan yapan değerler vardır. İnsanlar severler, sayarlar, paylaşırlar, dost olurlar, üzülürler, sevinirler…

Bu değerler üzerine kuruludur yaşam; kin ve nefret söylemleri üzerine değil!

Toplumun barışı, huzuru her şeyin üstündedir.

Temel hedef; barış, huzur, güven ve demokrasi olmalıdır.

Kimsenin ötekileşmediği, hakkının yenmediği, hakkaniyet temelinde hakkına razı olduğu bir toplum huzur doludur.

Ortadoğudaki savaşın nedeni belli; ne demokraksi, insan hakları nede insani yaşam koşullar var. Hakim olan tam bir Ortaçağ kültürü; hala ilkel bir yaşam hüküm sürmektedir.

Ortadoğudaki kavgalara bakarak ülke barışını sağlamak zorundayız. Ya ortaduğuya benzeyeceğiz, ya da ülkede demokrasiyi yeşerteceğiz. Üçüncü bir yol yoktur.

Savaşsız bir toplum, savaşsız bir dünya var etmek mümkündür. Bireylerin duyarlı olmalarıyla başlar herşey. Empati kurmaktır ilk adım. Sen değişirsen dünya da değişir. Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın acıları yüreğinde hissetmekle kurulur yaşanılası bir dünya.

“Zararın neresinden dönersen kardır” şiarıyla diyorum ki; gelin yaşanılası bir toplum yaratalım. O toplumun içinde kavgasız, kin ve nefret tohumları ekilmeden barış içinde, çağdaş bir toplum olarak yaşayalım.

Çok geç kalmadan…

Exit mobile version