Gazi Mustafa Kemal Atatürk daha milli mücadele devam ederken ülkede yeni bir rejim kuracağını, bunun da cumhuriyet olacağını yakın çevresiyle paylaşmıştı. Milli Mücadelenin zaferle sona ermesi ve cumhuriyetin ilanından sonra modern ve çağdaş bir ülke olabilmemiz yolunda bir yandan karşısına çıkan engellerle akılcı yol ve yöntemlerle mücadele ederken diğer yandan da bu uğurda hayata geçirmesi gereken devrimleri birer birer yapmaya başladı.
Birilerinin kulu olmaktan çıkardığı toplumu özgürleştirmek için yaptıklarının en önemlisiyse kadınlarımıza hak ettikleri toplumsal değerinin verilmesiydi. “Şuna inanmak lazım ki dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Anadolu kadınının Milli Mücadeledeki çabasına, vefakarlığına hep saygı duydu. Kadınlarımızın, vatan savunmasında, kucaklarındaki bebeleriyle hep en ön saflarda askerlerimizin yanında olduğunu Kara Fatmalardan, Şerife Bacılardan, Nene Hatunlardan ve daha adı bilinmeyen kahraman kadınlardan biliyordu. Bundan dolayıdır ki kadınlarımızın ülke yönetiminde de var olması gerektiğine inanarak dünyanın birçok ülkesinden önce, 5 Aralık 1934 tarihinde onlara seçme ve seçilme hakkını tanıdı. Fransa bu hakkı kadınlara 1945 yılında verdi.
Bir söyleminde: “Kahraman Türk Kadını, sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın” diyerek onları en yüce mevkiye koydu. Kadınlarımıza sadece anne olmadıklarını, sosyal hayatın her alanında olabileceklerini, ülkenin geleceğinde de söz sahibi olmaları gerektiğini hatırlattı. Bütün bunlar modern ve çağdaş bir ülke yaratma çabalarıydı.
Askerine çorap ören de cephane taşıyan da bu kadınlarımızdı. Kadınlarımızın da içinde yer aldığı kurtuluş mücadelesi yalnızca Türk milletinin kurtuluşunu değil, onların da özgürleşme sürecini başlattı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, bırakın Türkiye’yi dünya kadınları için ne denli önemli olduğunu anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok. Komşu coğrafyalarımıza baktığımızda o günün koşullarında Türk kadınına verilen değerin ne denli önemli olduğunu görmek her kadının vefa borcu olmalıdır.
Türk kadınına yakışan hayat arkadaşının iki adım ardı sıra yürümek değil onunla kol kola olmaktır. Bu ülke kurulurken ayrılmayan kadınlarımız toplumumuzun geleceği için de yok görülemezler. Eşitlik, cinsiyette değil insan olmaktadır.
Cumhuriyetle özgürleşen kadınlarımıza büyük sorumluluklar düşüyor. Bunun için hayatın her alanında olun. Özellikle geleceğimiz olan çocuklarımızı kazandığınız değerlerle büyüterek Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e layık olduğunuzu gösterin.
“Mustafa Kemal’in Askerleyiz” diyebilen Türk kadınları olarak her gün işlenen kadın cinayetleri, çocuk yaşta evlendirilmeler, çağdaş eğitim haklarınızdan yoksun bırakılma çabaları ve bir gecede çıkarıldığımız İstanbul Sözleşmesi haklarınızdan yoksun bırakılma çabaları sizleri yıldırmasın. Onlar sizi yok saydıkça siz daha da güçlenin.
Saygıdeğer kadınlarımız, Mustafa Kemal’le kazandığınız eşit insan olma hakkınızın Ortaçağ kafasının karanlığının dehlizlerinde kaybolmasına müsaade etmeyin.
YORUMLAR