Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

TÜM KÖY SEN’de Turan güven tazeledi

Ülke geneli şube ve

Ülke geneli şube ve temsilciliklerden 198 delegeyle toplanan Tüm Üretici Köylüler Sendikası (TÜM KÖY SEN) genel Kurulu Ankara’da TÜM BEL SEN genel merkez salonunda yapıldı. Tarımın çökertildiği, ithalata bağımlı hale gelindiği ve tarım üretiminden kopuşun arttığına vurgu yapılan genel kurulda geçimlik tarım üretimi yapan üretici köylülere örgütlenme çağrısı yapıldı.

Tüm Köy Sen Giresun Temsilcisi Orhan Kara’nın Divan üyesi olduğu 3.Olağan Genel Kurulda Tüm Köy Sen Ordu Şube Başkanı Zekayi Sağra da genel yönetim kurulu üyeliğine seçildi. Genel Kurulda Sadık Turan yeniden genel başkan seçilirken genel yönetim kuruluna Zekayi Sağra, Lokman Işık, Menduh Tektürk, Şuaip Çetin, Ali Gürel ve Muharrem Zehir seçildi.

“YERİN ÜSTÜNDE DOYAMAYANLAR YERİN ALTINDA ÖLÜMÜNE ÇALIŞTIRILIYORLAR”

Genel Kurulun açılışını yapan Tüm Köy Sen genel başkanı Sadık Turan, tarım desteklerinin azaltıldığını ve küçük üreticilerin tarım tekelleri ve şirketler karşısında korumasız bırakıldığını belirtti. “Tohumdan yeme, ilaçtan gübreye dış bağımlı hale geldik. Üretim yerine ithalatçı politikalar hayata geçiyor. Gıda güvenliği ve güvencesi kavramları yerini tedarik sorununa bıraktı. Geçtiğimiz hafta “dünya gıda gününde tarım bakanı yaptığı konuşma bunu net olarak ortaya koymuştur. Çünkü tarım bakanı, Karadeniz’de açılan tarım koridoruna vurgu yapmış ve gayemiz sadece gıda tedarik zincirini teminat altına almak değil, huzur, güvenlik ve barış diyor.” Gıda gününde Gıda güvencesi ve güvenliği için ülke tarımı ve üretici köylüsünü değil tedarik zincirini konuşuyor. Tarlayı değil rafı güvenceye almayı, tarıma değil rafa desteği tartışıyorlar. Tarımsal üretim ve gıda her faaliyetini kar-zarar üzerinden hesaplayan şirketlerin hakimiyetine terk ediliyor. Bu durum geniş köylü kitlesinin tarım üretimden kopmasına neden olurken halkın da gıdaya daha pahalı olarak ulaşmasına sebep oluyor.

Ben aynı zamanda Amasya’dan bir üretici köylüyüm. Taşova ilçemiz Çambükü köylülerinin arazilerine, mısır tarlalarına Organize Sanayi Bölgesi (OSB)  yapılmak istenmesi ülkeyi yönetenlerin ne kadar samimiyetsiz olduklarını ortaya koymaktadır. Bir taraftan “ekebildiğiniz kadar ekin, ekilmedik yer bırakmayın” derken topu topu 1000 dekar olan arazilerinin 800 dekarını ellerinden almak istiyorlar. Tarım alanları enerji, maden ve sanayi şirketlerinin talanı ve tahribatına açılıyor.  Geçtiğimiz hafta Bartın Amasra’da 41 madenci alınmayan iş güvenlik önlemleri nedeniyle yaşanan patlama ve yangında hayatlarını kaybettiler. Ne sayısı milyonları bulan üretici köylünün tarımdan kopuşunu ne de alınmayan iş güvenliği önlemleri sonucu yaşanan bu iş cinayetine kader diyemeyiz. Yerin üstünde tarım üretiminden karnını doyuramayanlar yerin altında ölümüne çalıştırılıyorlar ve bunu da bize kader diye kabul etmemizi istiyorlar. Bu kadar değil ve değişmelidir. Bu durumdan birleşerek ve örgütlenerek çıkarız. Ben buradan geçimini topraktan sağlayan tüm üretici köylülere çağrı yapıyorum. Tüm Köy Sen ülke üretici köylüsünün sendikasıdır. Sendikamızda birleşelim.

“KAYISI DA HALA FİYAT YOK”

Uzun bir hukuki süreç sonunda sendika hakkını kazanarak bu günlere geldiklerini söylen Malatya delegesi Mazlum Köse ise sendikanın hukuken tanınmadığı günlerde 40 şubemiz vardı ve daha aktiftik ve gelişmelere hızla müdahil oluyor gündem yaratıyorduk. 14 yıllık hukuki süreç örgütlülüğümüzü zayıflattı” dedi. Sorunumuz çok. tarım çökertiliyor kayısıda fındık gibi fiyat açıklanmıyor ama bizde dahil bütün üretici köylüler durumdan memnun değil. Çünkü hala fiyat oluşmadı, serbest piyasa diyerek üreticinin elinden ucuza alıyorlar. Tek çözüm var ya örgütleneceğiz ya da daha kötü duruma düşeceğiz.

Malatya’da eskiden bu kadar kayısıya bağımlı değildik. Tütün vardı, Şeker pancarı vardı, hububat vardı. Tekel özelleştirildi, fabrika kapatıldı. Şeker pancarı desen kota vs eken kalmadı. Hububat yüz güldürmüyor. Kayısıyı TMO alacak dediler hala alım istasyonları açılmadı. Geçen sene aldılar ama burnumuzdan getirdiler. Yok nemi fazla, yok randevu yok yeniden tahlil yaptır vb zorluklardan bıktık.

“DÜN BUĞDAY EKİP EKMEK YAPANLAR ŞİMDİ ŞEHİRLERDE HALK EKMEK KUYRUĞUNDA”

Ordu delegesi Zekai Sağra, “tarım çok çalışılıp az kazanılan bir alandır” diyen bakanların ülkeyi yönettiği bir durumdayız. Tarım destekleri milli gelirin  % 1’i olacak diye kanun çıkaran bu iktidar ama yüzde biri bile vermiyor. Verse ne olur, o bile yetersiz. Sendikamız üye profili yaş yüksek. Çünkü tarımda, köylerde ileri yaşlılar kaldı. Gençler geçinemiyor ve köyü terk ediyor. Dünyada her ülkede üretimin önemine vurgu yapılır. Gelin görün ki; üreticinin yalnız desteksiz bırakıldığı, köylerin boşaldığı, üretimden kopuşun arttığı koşulları yaşıyoruz. Gıdanın güvenliği ve ulaşılabilirliği açısından üretici köylüler önemli. Tüm Köy Sen daha da önemli. Rusya-Ukrayna savaşından üretemeyen ülkelerin gıdaya ulaşamayınca ne hale geldiklerini görüyoruz. Tahıl koridoru ithalata bağımlı ülkelerin tek çaresi oldu. Biz Ordu’da sadece hükümetin tarımı çökerten uygulamalarına karşı değil aynı zamanda yabancı fındık tekeli şirket olan İtalyan Ferrero şirketi karşısında mücadele ediyoruz. Bahçelere kadar girdi ve sözleşmeli üreticilik yaptırıyor. Bizleri kendi bahçemizde sözleşmeli köle haline getirmek istiyor. Dün buğday üretip ekmek yapan ailelerin çocukları şimdi büyükşehirlerde halk ekmek büfeleri önünde ucuz ekmek kuyruğuna giriyor. Mücadele etmezsek bizi de böyle bir son bekliyor. 1 lira ucuz ekmek için saatlerce sıra bekleyeceğiz.”

“ASGARİ ÜCRETLE İŞ BULSUN AMA KÖYDE KALMASIN DİYORLAR”

Merzifon’dan aynı zamanda Ziraat Odası yöneticisi de olan Cem Acar ise Ziraat Odalarının hükümetin baskısı altında ÇKS tehdidiyle cendereye alındığını ve sesinin kesildiğini belirtti. Sendika var diyoruz köylü çaba sarf etmek yerine bekliyor. Biri bizim yerimize bu durumu değiştirsin düşüncesinde ama bu mümkün değil. Bu sene buğday fiyatı önceki yıllara nazaran yüksek belirlendi çünkü seçim var. Ama seçim 5 yılda bir oluyor. Buğday ise her sene ekilen bir ürün. Sadece bu sene biraz yüksek, peki gelecek sene ne olacak. Hayvancılık yapan gençler köyünde evlenemiyor. Kız bile vermiyorlar çünkü hayvancılıkta gelecek görmüyorlar. Gitsin bir fabrika da asgari ücretle de olsa bir iş bulsun çalışsın diyorlar. Asgari ücretle asgari yaşama razılar ama tarımda köyde yaşamayı istemiyorlar. Gelecek kaygısı ağır basıyor.”

“DAHA TRAKTÖRÜNÜN MARŞINA BASMAYAN VAR”

Ben meyveleri söktüm diyen Balıkesir delegesi Şuayip Çetin birazının yaşlandığını ama asıl gelir elde edemediği için kestiğini belirtti. “Ben böyleyim hayvancılık yapan arkadaşlar daha kötü. Bir arkadaşım ben yem yedirmiyorum yalatıyorum diyor. Yem fiyatları aldı başını gitti. İlaç, gübre, mazot desen yine aynı bu koşullarda üretim yapmak çok zor. 100 dönüm toprağım var ama daha traktörün marşına basmadım diyen arkadaşım var. Bu durum böyle giderse devleti, siyasi iktidarı gerçek anlamda planlı bir tarıma zorlamazsak daha kötü günler yaşayacağımız açık. Üretici sorunları karşısında sendikayı muhatap görmeli ve yönelmeli o da bizim çabamızla olacak. Acil taleplerimiz etrafında bir araya gelecek işler yapmalıyız.”