Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
Nihat ÖZTÜRK

SÜREÇ ÇOK ERKEN BİTTİ

Hükümetin ısrarla Barış ve Çözüm süreci dediği döneme biz de aynı ısrarla Seçim Süreci diyorduk. Dönem, bir tür eylemsizlik dönemiydi.
Türkiye’de üç yılda üç seçim yapılacaktı, bu dönemi olaysız atlatmak gerekiyordu. Bu süreçte meydana gelecek terör olayları hem hükümeti hem de terör örgütüyle ilişkilerini ret etmeyen diğer siyasi partinin işini kolaylaştıracaktı.
Nitekim 7 Haziran seçimlerinin sonuçları da bunu açıkça göstermektedir. Bu süreç olmasaydı o siyasi parti barajı aşmakta bile zorlanacaktı.
Barış ve çözüm süreci ilan edildiğinde de yazdığımız gibi barış ve çözümü sağlayacak gerçekçi bir ortam henüz sağlanamamıştı. Barış ve çözümün mimarları baldıran zehri içecek kadar hayatlarını ortaya koyduklarını söyleseler de bu siyasi bir söylemden öteye geçemeyecek kadar temelsizdi.
Barış ve çözümün gerçekleşmesi için iki olgunun ortaya çıkması gerekiyordu.
Bir; taraflardan birisinin yenilgiyi kabul etmesi ve savaşı başlatış nedenlerinden vazgeçmesi… Yani terör örgütü yenilgiyi kabul edecek ve terör eylemlerine başlama nedenlerinden vazgeçecekti.
Ya da Türkiye bu mücadelede kendisini yenik sayacaktı ve örgütle masaya oturacaktı.
Taraflar bunu kabul ediyorlar mıydı? Hayır. Terör örgütü silahlarını bırakarak yurt dışına çıkacaktı. Çıktı mı ve ya silahlarını bıraktı m? Hayır.
Demek ki birinci şık gerçekleşmemişti.
İki; barışın ve çözümün gerçekleşmesi için savaşı başlatan tarafın savaş nedeni saydığı taleplerini elde etmesi gerekirdi. Terör örgütünün talepleri nelerdi? Türkiye bunları sağlar mıydı? Talepler konusunda nihai amacın ne olduğunu resmi olarak bilmiyoruz ancak Türkiye ülke olarak bunları karşılayamazdı.
Bu iki nedenle barış ve çözümün bir anda şıp diye gerçekleşmesi imkânsızdı.
Öyleyse bir yıl arayla yapılacak üç seçimi vukuatsız atlatmak gerekiyordu.
Öyle de yapıldı.
Peki, bu üç yıllık dönem bir tiyatro muydu? Bir ölçüde evet…
Oslo görüşmeleri, İmralı ziyaretleri, Kandil mesajları, Dolmabahçe Mutabakatı, düetler falan!
Bana hiç de inandırıcı gelmemişti. Ben 7 Haziran sonrasından endişeliydim. Maalesef korktuklarım birer birer gerçek oluyor. Seçim bitti, süreç de bitti.
Bu kadar basit miydi.? Demek ki basitmiş. İnadına kardeşlik, inadına barış, inadına çözüm… Sözle olmuyor. Bir anda üç yıl öncesine döndük, her gün üçer beşer şehit cenazesi geliyor ülkemizin bir yerlerine. Türkiye’nin bir bölümünde teröristler yol kesiyorlar, araç yakıyorlar ve kamu yatırımlarını bombalıyorlar.
Sadece analar ağlamıyor, bu ülkenin insanları olarak hepimizin yüreği kan ağlıyor.
Her yandan savaş çığlıkları yükseliyor.
Siyasilere bakıyorsunuz; sanki 7 Haziran seçimleri öncesi siyasetçileri onlar değil gibi…Bağıra bağıra nutuk atıyorlar. Sanki bu terör ortamından bir şeyler devşireceklermiş gibi.
Biz yıllarca bunlarla yaşamış olmasaydık belki heyecanlanırdık, Sabrımızı test etmesinler diyenlere inanırdık. Bunların lafla olmadığını yaşayarak öğrendiğimiz için icraat bekliyoruz.
Sürecin seçimlerden sonra biteceğini bekliyorduk ancak bu kadar erken beklemiyorduk. Bir bunda hayal kırıklığı yaşadığımızı söyleyebiliriz.
Her konuda sebep sonuç ilişkisi çok önemlidir. Hatta bu sebep sonuç ilişkisi onlarca yıl öncesine dayanabilir. Yönetim olarak işte bu konuda yetersiz kaldığımızı kabul etmek zorundayız.
Yönetim olarak bir yerlerde değil çok yerlerde hata yapıyoruz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678