Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

ÇIKIŞ YOLU BÖLGESEL İŞBİRLİĞİDİR

Prof. Mehmet Yuva Aydınlık’taki bir yazısında, Afrika asıllı John Stockwell isimli bir CIA istasyon şefinin CIA içindeki macerasından söz etmiş.  Stockwell namaz kılan, barışsever, sevgi dolu bir aile babası. O, CIA’nın misyonunun ‘savaşları önlemek ve barbarları uygarlaştırmak’ olduğuna; Amerika’nın CIA, FBI, Beyaz Saray ve Pentagon’u bu ulvî amaçlar için seferber ettiğine; ABD’nin dünyaya adalet, özgürlük ve hukuk getirmek için Tanrı tarafından görevlendirildiğine inanmış ve CIA’ya katılmış…

Sonrası ise tam bir hayal kırıklığı!

Stockwell, çocukluğundan itibaren gördüğü tatlı Amerikan Rüyası’nı kâbusa dönüştüren ilk vakayı Afrika’da yaşıyor! CIA mensuplarının silâh, altın, elmas, dolar, uyuşturucu, insan kaçakçılığı, organ ticareti ve terörün içinde olduklarını görüyor! Fakat ilk başta, “İçimizdeki çürüklerin işidir” diye düşünüyor! Bunları merkeze rapor ediyor. Dürüst ve ahlâklı bir CIA subayının raporu hemen işleme konulacak ve kurumun şerefine gölge düşüren bu çürükler ayıklanacak diye bekliyor. Yıllar geçtikçe, çürüklerin çoğunlukta, temizlerin azınlıkta olduğunu; balığın baştan koktuğunu; asıl çürümenin Merkezde olduğunu anlıyor! Kutsal bildiği kurum meğer dünyanın başına musallat olmuş bir Deccalmiş! İstifa ediyor ve bildiklerini yazıyor. CIA’nın gerçek yüzünü anlatıyor. Şantaj, itibarsızlaştırma ve nice saldırılara maruz kalıyor!

Yazı özetle böyle.

Stockwell Amerikan Rüyası’ndan çabuk uyanmış. Fakat bizim ülkemizde, özellikle aydınlarımız ve siyasetçilerimiz arasında bu rüyaya kendilerini kaptıranların sayıları bugün bile ürkütücü boyutlardadır!  Allah’tan;  Amerika’nın PKK ve FETÖ Çetesinin arkasındaki asıl melun güç olduğu iyice açığa çıktı da, milletimizin yüzde 94’ü bugün Amerika’ya karşıdır. Bu önemlidir. Fakat yeterli değildir. Çünkü güç ve menfaat odaklarının milleti nasıl yönlendirmeyi başardıkları meydandadır. Ancak yine de, bu Amerikan karşıtlığı, milletimizi ülke ve dünya gerçekleri konusunda uyarmak isteyen vatansever siyasetçiler ve aydınların milletimizle gönül köprüsü kurabilmeleri bakımından oldukça önemlidir.  Bu bağın kuvvetlenmesi er geç meyvelerini verecektir.

Atatürk sonrasında yaşadığımız Kültür Emperyalizmi politikaları ile, okumuşların zihinlerine yerleştirilen çiplerin etkisizleştirilebilmesi ve zihinlere yeniden ‘Cumhuriyetin Millî Kodlarının’ yerleştirilebilmesi için bu ülkenin başına “Yerli ve Millî” bir iktidarın geçmesi gerekiyor. 24 Haziran’da bunun gerçekleşmesini bekleyecek kadar hayalperest olmamakla birlikte; bu ülkede artık, Amerika’nın iktidarları belirlediği günlerin geride kaldığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Türk Milleti son 80 yılın çok vahim hatalarının kazandırdığı  engin tecrübe ile, gerçekten Yerli ve Millî bir iktidarı er geç bu ülkenin başına getirecektir.

Şu son, Haçlı Emperyalistlerinin Suriye’ye yaptıkları füze saldırısına gelelim:  Burada, komşumuz bir Müslüman ülkeye yapılan alçakça saldırıya karşı, ‘İslâmcı’ olduğu söylenen iktidarın verdiği destek utanç verici değil miydi? Hem de, ABD Savunma Bakanı Metis, “Elimizde Esad’ı suçlayacak kanıt yok!” dediği hâlde!

ABD füzeleri için dua eden Daily Sabah’ın Washington temsilcisi Ragıp Soylu’nun, attığı bir twittteki şu utanmaz sözlere ne diyelim: “ABD’nin Suriye rejimini vurmasını tüm kalbimle destekliyorum. Bunda da utanılacak bir şey göremiyorum!”

Bu zat ayrıca, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanının mesajını da alıntılayarak, “Esad’ı vuracak Tomahawk’larına zarar gelmesin Reyis. Allah binlercesini Esad’a indirsin inşallah” diye yazmış!

Yandaş medyada biz bir tek İbrahim Karagül’ün, Suriye’ye füze saldırını onaylamamızın doğru olmadığını yazabildiğini gördük!

Ne yazık ki, ‘Zulme Karşı Kıyamı Buyuran’ bu yüce dinin müntesipleri  bugün, Emperyalistlerle flört  durumundadırlar!

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Hami Aksoy da, “BMGK’da Doğu Guta’daki kimyasal silâh saldırısı iddiasıyla ilgili olarak ABD’nin verdiği karar tasarısının reddiyle önemli bir fırsatın kaçırıldığını” savunmuş!

Tuhaf değil mi? Rusya ve İran’la yaptığımız işbirliği sayesinde Amerika’nın bölgemizdeki Kaos Plânlarını büyük ölçüde sekteye uğratmış olmamıza rağmen, bizim için en büyük tehdit olan Amerika’ya karşı açıktan bir tavır koyamıyoruz! Sağa sola yalpalayarak, Rusya ve İran’la aramızda bir güven bunalımı yaratacak adımlar atıyoruz!

24 Haziran’da erken seçim yapılacak! Büyük Millet Meclis’i ve bir BAŞKAN seçilecek! 16 Nisan Referandumundan sonra yaşadıklarımız, Tek Adam Sisteminin nasıl olacağının ip uçlarını da bize vermiş olmalıdır!

Eskiler “Tebdil-i mekanda ferahlık vardır” derlerdi! İnanıyoruz ki, 24 Haziran’da gerçekleşecek değişim ülkeye bir ferahlık getirecektir. Kimse, ‘İstikrar Bozulur’ şantajlarına kapılmasın. Bundan daha kötüsü gelemez!

Yaşadığımız bu kaçıncı ekonomik kriz!

İktidar 16 yıldır satmakla bitiremedi kamu varlıklarını! Şeker Fabrikalarından sonra şimdi de linyit sahaları, hidroelektrik santralleri, PTT, TÜRKSAT, Türk Telekom ve Vakıfbank hisseleri, at yarışları, Türk Havayolları, Devlet Hava Meydanları, Spor Toto, İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş, BOTAŞ, Belediye İktisadî Teşebbüsleri, Türkiye Elektrik İletişim A.Ş, Çaykur, CEZAEVLERİ ve bakımhaneler, yurtlar, lojmanlar, Devlet Su İşleri, Türkiye Denizcilik İşletmeleri gibi kurumlar da Özelleştirme İdaresi’nin satış listesine alınmışlar iyi mi?

İktidarın ‘Yerli ve Millî’ Ekonomi anlayışı budur! Bir süredir Adana’dayız. Burada Cumhuriyetin ilk hastanelerinden olan Adana Numune Hastanesi’nin yerine 5-6 yıl önce yenisini yaptılar. Devâsa bir hastane. Fakat -sağlık hizmetlerini özelleştirmenin bir ayağı olan- Adana Hastanesi faaliyete geçince bu devâsa hastaneyi kapattılar! Hastane şimdi boş duruyor! Bu, ülkenin kıt  kaynaklarının nasıl israf edildiğinin sadece ‘küçük’ bir örneği!

Atatürkçüler Atatürk’ün Plânlı Karma Ekonomi Sistemini ve Bölge Merkezli politikalarını sahiplenmedikçe işimiz gerçekten oldukça zor! Bizim asıl sorunumuz muhalefetin,  milletin önüne Millî Modellerle çıkmaktaki beceriksizliğidir. Bu ülkenin vatansever aydınları ve siyasetçileri bu konuda özellikle CHP ve İYİ Parti’ye baskı yapmalıdır. Bu partilerimiz milletimizin önüne Millî bir Ekonomi Modeli koymaya zorlanmalıdırlar. Türkiye bunu başaracak potansiyele sahiptir.

NOT: 1. BALYOZ KUMPASI mağduru eski Deniz Kuvvetleri Komutanı E. Amiral Özden Örnek vefat etti. MİLGEM (Millî Gemi) Projesi’ni bütün engellemelere rağmen başarıya ulaştıran bu değerli Amiralimizi Türk Tarihi şeref sayfasına kaydedecektir. Ona kumpas kuranlar ve ‘aldatılanlar’ da, muhakkak ki, tarihimizde hak ettikleri yeri alacaklardır!

2.  Sayın Doğu Perinçek’in katılmadığımız bazı düşünceleri olmakla birlikte, Cumhurbaşkanlığı adaylığının, diğer muhalefet  partilerini daha millî bir zemine çekeceğine inandığımızı belirtmek isteriz.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678