Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

YENİDEN SADABAT PAKTI! (4)

Cumhurbaşkanımızın, Barzani’nin Bağımsızlık Referandumuna gösterdiği ölçülü tepkiye rağmen, sözde sağduyulu davranılması görüntüsü altında, ‘aba altından sopa gösteren’ yazarlarımızdan söz ediyorduk.
Abdülkadir Selvi, 27. 09.2017 tarihli yazısında, “Kürtlere özen gösterilmeli” başlığı altında şu ‘uyarıları’ yapmış:
1. Barzani’nin bağımsızlık referandumu Irak, Suriye ve İran’daki Kürtlerde ortak bir payda oluşturdu.
2. Bağımsızlık Referandumuna karşı çıkarken, işi ‘Kürt Düşmanlığı’na götürecek söylemlerden kaçınmak gerekiyor.
3. Ak Parti, ciddî bir Kürt seçmene sahip. Barzani’ye gösterilen tepkinin dozu kaçarsa, muhafazakâr Kürtleri Hüda Par’a, seküler Kürtleri HDP’ye kaptırabilir. 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde aman dikkat!”
Bu Beyler, ‘Büyük Kürdistan’ın Emperyalizm ve Siyonizmin II. İsrail Projesi olduğunu bilmiyor olabilirler mi! İkinci olarak; bu ülkede sistemli bir Kürt düşmanlığından söz edilebilir mi? Kürtler bizim özgür ve eşit vatandaşlarımız değil mi? Kimse bu konuda polemik yapmaya kalkmasın. Ancak, şurası da bir hakikattir ki, AKP Kadroları dahil, bu Küresel Projenin ülkemizde de bir hayli taraftarı bulunmaktadır!
“Barzani’nin Pankürdist emelleri yok! Bağımsızlık talepleri yok” diyerek, Barzani’yi savunan AKP milletvekili sayın Orhan Miroğlu’na soralım: Rudaw TV’nin haberlerinde Barzani Devletinin sınırları içinde gösterilen 22 vilâyet Almanya’ya mı ait?
‘Hürriyet ve Demokrasi Mücahidi’, ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, Duvar gazetesine 29.09 tarihinde verdiği bir mülâkatta, “Kürtlerin eşit ulus statüsünü gözetmek gerektiğini; Türkiye Kürtlerinin bunu hak ettiklerini” söylemiş!
Bu Zat-ı Muhterem’in Irak için söylediği de şu: “Kürtler illâ ayrılıp bir devlet kuracağız diyorsa, bu onların hakkıdır!”
‘Bağımsız Kürdistan Kürtlerin hakkıdır’ diyen gafillere, Bölücü Terör Örgütünü silâhlandıran Amerika’nın, kendi ülkesindeki ayrılıkçılara nasıl davrandığını hatırlatalım:
Teksas’ta 50 milyon kadar Meksika kökenli yaşıyor. Bunların içinde, Teksas’ın Amerika’dan ayrılmasını ve bağımsız bir devlet olmasını isteyenler var. Bunlar, “Teksas Cumhuriyeti” isimli bir örgüt kurmuşlar. Öyle silâhlı bir güç filân değiller. Bu örgütün kurucusu olan Richard McLaren, 1998 yılında 99 yıl hapse mahkûm edilmiş ve hâlen hapiste! Suçu neymiş biliyor musunuz? Teksas’ın bağımsızlığını isteyen bu örgüte üye oldukları için tutuklanan iki arkadaşının serbest bırakılması için bir çifti rehin almak; iki gün rehin tuttuktan sonra yapılan pazarlık sonucu rehineleri bırakarak teslim olmak!
Yıllardır, Yerel Yönetimlere Özerklik verilerek terörün önlenebileceği propagandasını yapan Etki Ajanlarına inanan gafiller, umarız, Özerk Katalanların ve Özerk Barzani’nin Bağımsızlık Referandumlarından sonra, Özerkliğin, Ayrılıkçı Talepleri durduramayacağını artık anlarlar.
Vizelerin durdurulması ile ilgili olarak, Karar gazetesinden Etyen Mahçupyan, “Amerika, kendisini kızdırdığımız için, ‘bir şeyler yapma’ gereğini duymuş!” “İşimizi doğru yaparsak, yeniden güller açabilir, güneş doğabilir” diyor!
Şimdi bu densize sormak lâzım: ‘İşimizi doğru yapmak’ ne demek? Bizim işimiz, ABD’nin isteklerini sorgulamadan yerine getirmek mi?
CHP milletvekili Aytun Çıray (daha sonra istifa etti), vizelerin durdurulması üzerine, “Medenî dünyadan kopuyoruz” diye feryat ediyor!
Batı’nın ekonomik üstünlüğü onları medenî yapar mı? Medeniyetin temel kriteri ekonomik-teknolojik üstünlük müdür? 1945 yılında, teslim olmak üzere olan Japonya’ya iki atom bombası atarak, yüz binlerce günahsız insanın ölümüne sebep olan Amerika mı medenî? Ancak emperyalizmin tarihinden habersiz olan gafiller Batı’ya ‘MEDENÎ’ diyebilirler.
Emperyalist devletlerin sabıkaları saymakla biter mi?
Tuncay Özkan’a göre de, Türkiye yalnızlaşıyormuş!
CHP Genel Başkanı da, ne alâka ise, vizelerin durdurulmasının 50 milyar liraya mâl olduğunu iddia etti! Peki, Amerika’nın yaptığı densizliklere sessiz mi kalacaktık? 50 milyar lira bu milletin bağımsızlığından ve haysiyetinden daha mı önemli?
Muhalefetin ne yaptığı belli değil! Dün, Ergenekon ve Balyoz kumpas davalarının tetikçisi olan Fetullahçı Zaman gazetesinin Etki Ajanı yazarlarına, ‘Basın Özgürlüğü’ adına sahip çıkmışlardı. Bugün de, şekilci bir demokrasi anlayışı adına, Ankara’nın tarih boyunca yaşadığı en büyük talihsizlik olan, Melih Gökçek’e ve bazı AKP’li belediye başkanlarına sahip çıkıyorlar!
Bir de kafası karışıklar var! Bunlara göre, yaşananlar bir tiyatro! Erdoğan, konjonktürel olarak ABD’ye kafa tutuyormuş. Yoksa, aklı fikri Amerika’daymış! Bu kanaatte olanlara belki de en anlamlı cevap, Irak Hükümetinin Kerkük operasyonudur. Bu operasyon Amerika’ya rağmen gerçekleştirilmiştir. Şu andaki Başbakan Abadi’yi de, Irak’ın başına Amerika getirmişti! Ama, Amerika bu operasyonu engelleyemedi!
Ne yazık ki, Türkiye’nin bu kuşatılmışlığında, siyasetin, aydınların ve ülke elitinin Batı hayranlığına karşın, Rusya, İran ve Irak’la yakınlaşmanın ne kadar değerli olduğunu hâlâ daha göremeyenler; bu adımların konjonktürel olduğunu savunanlar var! Ancak, bu kanaatte olanlar, sayın Erdoğan’ın pragmatist bir politikacı olduğunu unutuyorlar. Kürtlere özerklik tanınmasına yatkın bir anlayışta olan Erdoğan, Batı’nın da bastırmasıyla, Oslo görüşmelerini ve Açılım Süreci’ni başlatmıştı. Güneydoğu’da operasyonlar durdurulmuş, PKK mensupları, Askerî Kışlalardan şanlı bayrağımızı indirmeye cesaret edecek kadar şımarmışlardı. Ne var ki, milletimiz 7 Haziran seçimlerinde, PKK’ya verilen bu tavizleri onaylamadığını çok açık bir biçimde gösterince, ‘iktidarı kaybetmek söz konusu olduğundan’, Erdoğan âni bir dönüş yaparak, devletin bütün gücü ile, PKK’nın üstüne gitmeye başladı. Keza, Suriye ve Irak politikalarındaki vahim yanlışların kendi iktidarının sonunu getireceğini gördüğünde de, Rusya ve İran’a; daha sonra da Irak’a yaklaşması; Suriye ile de örtülü görüşmelerin yapılması bu pragmatik siyasetin bir sonucudur. Erdoğan eğer yeniden çark ederse; kendi bilir! Fakat, bunu yapacağını sanmıyoruz. Çünkü Kamuoyunda yüzde 90’lara varan Amerika karşıtlığına rağmen, yeniden Amerika’ya yaklaşırsa, bunun, iktidarının da sonunu getireceğini mutlaka hesap edecektir.
AKP iktidarının eleştirilecek çok yanı olduğunu belirtmeliyiz. Fakat şunu da ifade edelim ki, eğer güçlü bir muhalefet olmuş olsaydı, AKP bu hataları bu kadar ısrarla sürdüremezdi. ./…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678