Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

PKK’YI NASIL BİTİRİRİZ? (3)

Güneydoğu bölgemizde yaşanan ‘Hendek Savaşları’ günlerini hatırlayalım! O günlerde, Türkiye düşmanı bölücü çevreler, “Güneydoğu’da, ‘sözde’ özyönetim ilân eden teröristlere ve yandaşlarına müdahale edilirse, Türkiye genelinde bir ayaklanma başlar. Türkiye ayağa kalkar” beklentisi içindeydiler! Bu beklentiler gerçekleşmedi. Fakat, “Bir musibet bin nasihatten evlâdır” misali, bu olaylar sayesinde, “Devlet, devlet gibi davrandığında; teröristle sade vatandaşı titizlikle ayırdığında; ‘Kürt Sorunu’ gibi yapay sorunların çözümü adına politikalar üretmeye kalkarak bölücülere güç verilmediğinde; vatandaş, devletin bütün gücüyle yanında olduğunu gördüğünde”, bölücülerin bir varlık gösteremeyecekleri de görülmüş oldu!
Devlet Aklı ile hareket edilmemesinin sonuçlarını ‘kendi topraklarımızda PKK Kantonları kurulması teşebbüsü, Irak’ın Kuzeyinde Kukla Barzanistan Devleti ve Suriye’nin Kuzeyinde de PKK Kantonları olarak’ yaşadık! Devlet Aklı hâkim olduğunda nelerin olduğunu da gördük:
PKK hendeklere gömüldü, İran ve Irak’la anlaşmamız Barzani’yi bitirdi; Rusya ile anlaşmamız sayesinde Afrin Kantonu perişan edildi!
Şu Müslüman Kardeşler takıntısından vazgeçerek bir de Suriye ile anlaştığımızı ve İran, Irak, Suriye ve Lübnan’la vizelerin ve gümrüklerin kaldırıldığı bir Şamgen’i düşünün!Evet; Şengen’e karşı Şamgen! Hele buna bir de Rusya ve Azerbaycan eklenebilirse! Niçin olmasın?
BİZİM BİR KÜRT SORUNUMUZ YOK!
Devletteki zaafın nelere mâl olabileceğini ne yazık ki, acı tecrübelerden sonra öğrendik! Artık hata yapmak lüksümüz yoktur. Fakat ne var ki, bugün hâlâ, aklı ‘Açılım’da olanlar var! Çünkü kafalar karışık! Çünkü AKP içinde de, CHP içinde de, hâlâ daha, yaşadığımız Batı kaynaklı terör meselesini, ‘Kürt Sorunu’ olarak algılayanlar var!
DYP-SHP Koalisyon hükümeti günlerinde Demirel ve Erdal İnönü, “Kürt Realitesini Tanıyoruz” açıklamasını yapmışlardı! Bu çok vahim bir hataydı. Nitekim, yıllar içinde verilen tavizlerin bölücüleri aslâ tatmin etmediğini, hep daha fazlasının istendiğini gördük!
AKP iktidarının başlattığı Açılım Süreci de yanlıştı. Nitekim yanlış hesap 7 Haziran’da sandıktan döndü! Milletin uyarısını gören AKP iktidarı da doğru bir kararla, PKK’ya karşı operasyonları yeniden başlattı. İyi de edildi. Çünkü nerdeyse Güneydoğu’nun kaybedilmesinin eşiğine gelinmişti!
PKK Hendeklerde direnmeye çalıştı fakat hendeklerde yok oldular!
PKK’nın gücünün, devletin aczinden kaynaklandığını; Devletin Devlet gibi hareket ettiğinde, PKK’nın bir varlık gösteremediğini gören bölge halkı, büyük ölçüde PKK’dan ve HDP’den desteğini çekti. Nitekim 1 Kasım 2015 seçimlerinde HDP’nin oyu 10.8’e indi. Bugün daha da aşağılardadır! Suriye’nin Kuzeyinde kurdukları kantonlardaki faşist uygulamaları, bunların ne menem özgürlükçü olduklarını göstermiştir.
Şubat ayında yapılan HDP Kongresi öncesinde, “Kürtler Süreci Tartışıyor” diye bir toplantı düzenlendi. Ahmet Türk bu toplantıda yaptığı konuşmada özetle şunları söylemiş: “Siyasî görüşümüz, inancımız ne olursa olsun Kürt Ulusal Birliği için çalışmalı, görüşlerimizi dile getirmeliyiz. Kürtler Ulusal Birlik ruhunu canlandıracaktır!”
‘Kürt Ulusal Birliği’ de ne demek? Bu sözler, anayasamıza ve yasalarımıza açıkça meydan okumak değil midir? Bu meydan okumayı ‘Düşünce özgürlüğü’ diyerek geçiştirebilir miyiz?
Türkiye’de bir tek millet vardır; o da Türk Milleti’dir.
Genel seçimlerden sonra, HDP eş başkanı Figen Yüksekdağ, hiç çekinmeden “Biz sırtımızı YPG’ye, YPJ’ye PYD’ye dayıyoruz” açıklamasını yapabilmişti! Terör örgütü ile iç içe geçmiş bir parti nasıl Türkiye Partisi olabilir? Bu partinin kapatılmaması düşündürücüdür.
Ne yazık ki, CHP’nin de bu konuda kafasının karışık olduğu görülüyor! Hem Kurultay bildirisinde, hem de Parti Meclisi açıklamasında, ‘Kürt Sorunu’ temel sorunlarımızdan biri olarak değerlendirildiğine göre, demek ki, kafalarda yine bir Açılım Projesi mevcut!
Bunların bölücülükten vazgeçecekleri yok. Fakat, bu devletin parçalanması umurlarında olmayan; PKK ve HDP’yi bütün Kürt kardeşlerimizin temsilcileri olarak gören ve bunlara ‘Türkiye Partisi’ statüsü veren bir sözde aydın taifesi, bu bölücü siyasete özgürlük tanınmasını istiyor!
Kürtler bizim özgür ve eşit vatandaşlarımızdır. Güneydoğu halkı kendi yerel yöneticilerini belirlemekte; milletvekillerini seçmektedir. Bu ülkede kimse, Kürt kökenli vatandaşlarımıza ayrımcılık yapıldığını iddia edemez. Etnik temelli hakların peşinde koşanların ve bunları destekleyenlerin, Batı Emperyalizminin çıkarlarına hizmet ettikleri bilinmelidir.
PKK terörüne ‘Kürt Sorunu’ olarak bakmak bölücülere güç vermek demektir! Bu ülkenin bir Kürt Sorunu yoktur. Bu ülkenin temel sorunu emperyalizmin kıskacından, kurtulmaktır; üretim ekonomisine geçmektir; ülkenin adaletle yönetilmesidir. Bunun da çaresi, yeniden, Atatürk’ün Millî Ekonomi politikalarına dönmek; emaneti ehline vermek ve Bölge Devletleriyle yakın işbirliği gerçekleştirmektir.
Bir ‘Kürt Sorunumuz’ olduğunu var sayarak, “Eşit Vatandaşlık” gibi saçma sapan önerilerde bulunmanın, bu ülke insanlarını ayrıştırmaya hizmet edeceği bilinmelidir. İktidarların partizanca uygulamalarından Türklerin de Kürtlerin de paylarını eşit olarak aldıklarını hatırlatalım!
“Kürt Sorununu Çözeceğiz” diyenler nedense peşini getiremiyorlar; bu sorunu nasıl çözeceklerini söylemiyorlar! Söyleyemiyorlar! Bu düşüncede olanlar bu ‘sorunu’ nasıl çözeceklerini de açıklamaya zorlanmalıdırlar.
Evet, ‘Var’ olduğu iddia edilen ‘Kürt Sorunu’ nasıl çözülecek? Kültürel haklar verilerek mi? Bundan muradları Anadilde eğitimdir! Sonra, gelsin ‘Tek Devlet İki Millet’ safhası! Peki, öyle kalır mı?
Bölücülerin amaçlarının, ‘İki Millet İki Devlet’ olduğu bilinmiyor mu? Hadi ‘İki Millet İki Devlet’ olduk! Peki, iç içe geçmiş Kürdü Türk’ten nasıl ayıracaksınız? İstanbul’da, Mersin’de kantonlar kurulduğunu düşünebiliyor musunuz? Bu fantezilere inananlara aydın denilebilir mi?
Kimse bu düş gezginlerinin ham hayâllerini bu millete benimsetemez ve bunları savunan partiler de bu milletten oy alamazlar. Bu hatayı daha önce, Erdal İnönü’nün Genel Başkanı olduğu SHP de yapmıştı! 1989 seçimlerinde HADEP’le seçim işbirliği yapılmış ve bunu takip eden sürecin sonunda, 1999 seçimlerinde barajın altında kalmışlardı!
Açılım peşinde koşan AKP’nin de ancak, 7 Haziran seçimlerinden sonra aklı başına gelmişti!
HDP’yle işbirliği yapmayı düşünenlere hatırlatırız! ./…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678