Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
İsmail Şefik AYDIN

KÜRTLERİN MANDELA’SI!

Henry Barkey; İstanbul’da doğmuş Yahudi asıllı bir ABD vatandaşıdır. CIA’nın Türkiye uzmanıdır. Çok iyi Türkçe bilir. Amerika’nın ünlü Foreign Policy dergisinde yazdığı bir makalede 24 Haziran’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerini değerlendiren Barkey, HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selâhattin Demirtaş’ı bakınız nasıl övmüş: “Ülkenin en hayranlık uyandıran siyasetçisi, Kürt bir Nelson Mandela olma potansiyeli taşıyor! Demirtaş hakkındaki dava Türkiye’deki Kürt Hareketini lidersiz bırakmak ve mâkul, popüler ve ılımlı bir liderin yükselişini durdurmak için yürütülen büyük bir çabanın parçası. 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan beri, Kürtler sürekli olarak tacize uğruyor ve temel haklarından yoksun bırakılıyor!”
Henry Barkey tabiî, durup dururken bu övgüleri düzmüyor; bunu, Amerika’nın Türkiye’yi bölmek için bir manivela olarak kullandığı, Ayrılıkçı Kürt Hareketine gaz vermek için yapıyor! Çünkü ‘Müttefikimiz’ Amerika; Türk Millî Devletini dağıtmayı başarabildiği takdirde, Türkiye’yi ve bölgemizi daha rahat kontrol edebileceğini çok iyi biliyor!
Hanry Barkey, 1 Mart 2003 tarihinde, o meşhur tezkerenin TBMM’de reddinden sonra, 26 Mart’ta Utah Üniversitesi’nde “Felâket ile Flört: Türkiye, Irak ve ABD” isimli bir konferans veriyor. Burada yaptığı konuşmada, tezkerenin reddedilmesinden Türk Ordusu’nu sorumlu tutan Barkey, “ABD için en büyük felâketin, Türk Ordusu’nun PKK terörü ve çıkacak karışıklıkta Türkmenleri korumak için Kuzey Irak’a girmekte ısrar etmesi olduğunu, bu nedenle konuşmasının adını ‘Felâket ile Flört’ koyduğunu; AKP’nin AB reformlarında ısrarlı tutumunun ve ABD’nin, ‘Türkiye’ye gün vermesi için AB’ye baskı yapmasının’ ‘TÜRK SİLÂHLI KUVVETLERİNİ KAFESLEME PLÂNI” söylüyordu!
Ordumuzun Irak’ın Kuzeyine girmesini ABD için ‘felâket’ olarak değerlendiren Barkey, “Tezkerenin reddi nedeniyle gerçekleşmeyen Kuzey Cephesi’nin, sırf, TSK’nin Kuzey Irak’a girmesinin engellenmesi için düşünüldüğünü de” itiraf etmiş!
Hatırlatalım: 1.3.2007 tarihinde Kanal Türk televizyonunda yayınlanan bir programa katılan Koalisyon Hükümetinin Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel, ABD’nin Irak’a bir askerî harekât düzenleyeceği belli olduğu için, kendi hükümetleri döneminde, 2002 yılında, Cumhurbaşkanının Başkanlığında Çankaya köşkünde toplanarak, ABD’den önce, Irak’ın 50 km. derinliğine, bir Kolordu ile girmek kararı aldıklarını açıklamıştı! Amerika AKP iktidarıyla işte bunu önledi! Ne yazık ki, bugün hâlâ, ‘Tezkere geçseydi kazançlı çıkacaktık’ diye konuşabilen gazeteciler, siyasetçiler ve bürokratlar var!
Beyinler Emperyalizme ipotek edilince; gün gibi meydanda olan gerçeklerin bile görülmesi mümkün olamıyor! HDP ve Selâhattin Demirtaş konusunda da öyle değil mi? Terör örgütünün Meclis’teki uzantısı ‘Bütün Kürtlerin Temsilcisi’ olarak gösteriliyor!
15 Haziran 2015 tarihli Cumhuriyet gazetesinde Prof. Nilüfer Göle, şu tespiti yapıyordu: “HDP hem kendini hem de Türkiye’yi dönüştürüyor! HDP’nin parlamentoya girmesi sayesinde, Kürtlerin de Meclis’te temsili sağlandı!”
Sanki, Meclis’te Kürtlerin temsilcileri yokmuş; sanki Kürt vatandaşlarımızın yegâne temsilcisi HDP imiş gibi!
Bu propaganda bugün de yapılıyor! Ne yazık ki, sadece yediklerimiz içtiklerimiz değil, aydınlarımız da GDO’lu!
Selâhattin Demirtaş’ın tutuklu yargılanmasına gelince: Sakın burada bir tezgâh olmasın? Meselâ, bu suretle yaratılan mağduriyetin oya tahvili gibi! Demirtaş’ın tahliyesi için âdeta bir ‘Demokrasi Cephesi’ kuruldu!
Demirtaş dışarıda olsaydı, bu kadar etkili propaganda yapamazdı!
HDP’yi ‘SOL’ zannederek destekleyenler var! HDP sözcülerinden hiç Anti Emperyalist bir söylem duydunuz mu? Aynel Arap-Kobani ‘direnişçilerinin’ ‘Biji Serok Obama’ sloganları unutuldu mu? Her şey açık seçik meydanda! ‘Müttefikimiz’ Amerika ve Avrupalı hempalarının bir Büyük Kürdistan kurmak hayâlleri var. Buna II. İsrail de diyebiliriz. Bu melun proje uğrunda, önce Irak’ı parçaladılar. Şimdi de Suriye’yi parçalamak istiyorlar! Amerika’nın; PYD’li teröristleri, ‘Kara Ordum’ olarak nitelendirdiğini ve 60.000 PYD’liyi en modern silâhlarla donatıp eğittiğini hatırlatırız! Ekonomik krizi de kullanarak bizi Bağımsız Kürdistan’a razı etmek istiyorlar! Bizim GDO’lu aydınlarımız da, varlığı bile yasalarımıza aykırı olan, etnik siyaset yapmasına göz yumulan, bizatihî barış için en büyük tehdit olan IRKÇI bir partinin ülkeye barış ve demokrasi getireceğini zannediyorlar!
Bu partiye bir de 90 milyon lira hazine yardımı yapılıyor!
Eşbaşkan Pervin Buldan’ın açıkladığı HDP’nin 24 Haziran seçim bildirgesi âdeta bir bölünme manifestosundan farksız! Bildirideki şu tespitlere bakar mısınız:
“Biz Kürtler zayıf olduğumuz için değil, parçalı olduğumuz için özgürlüğe uzağız. Kürt halkı Kerkük ile Afrin, Şırnak ile Mahabad’ın kaderinin bir olduğunun farkına varmıştır. Tüm kardeşlerimize bir kez daha çağrı yapıyoruz: Gün birleşme ve Demokratik Kürdistan ittifakını sağlama günüdür!”
Görüldüğü gibi, ‘SOL’ bir parti ve ‘Türkiye Partisi’ olarak kabul ettirilmek istenen HDP’nin amacı, Türk Millî Devleti’ni dağıtmaktır. Hiçbir devlet, böyle bir amaç için yapılan siyasî faaliyeti ‘Demokratik Bir Hak’ olarak kabul edemez!
Ayrılıkçı Katalan Başbakanının AB üyesi İspanya’dan kaçmak zorunda kaldığını da hatırlatalım!
‘Barajı geçmesi için HDP’ye oy vermek gerekir’ şeklindeki Algı Mühendisliğinden etkilenerek, bu partiye oy vermeyi düşünen Devletimizin Kurucu İlkelerine bağlı vatandaşlarımızı, HDP’ye verecekleri oyla, ETNİK/BÖLÜCÜ bir harekete destek vermiş olacaklarını hatırlatmak isteriz.
HDP’nin barajı geçememesi durumunda bütün milletvekillerinin AKP’ye gideceği spekülâsyonuna gelince! Bu, 7 Haziran 2015 öncesindeki gibi bir Algı Mühendisliğidir! Amaç; ‘AKP yeniden kazanır’ korkusuyla HDP’ye oy devşirmektir!
Ve ne yazık ki, Türk siyaseti uzunca bir zamandır aklı selimi kaybettiği için bu manipülâsyonlar etkili de oluyor; Emperyalizmin aparatı Demirtaş, ‘Kürt Mandela’sı’ olarak yutturulabiliyor!
Sağlıklı düşünme yeteneğini bize kaybettirdikleri için her şeyin Cumhurbaşkanlığı seçimine bağlı olduğu da görülemiyor.
Lütfen şu soru üzerinde düşünelim: Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilemezse AKP varlığını sürdürebilir mi?
Sürdüremez! Demek ki, o zaman HDP’nin barajı geçip geçememesi o kadar da önemli değil!
Fakat bize göre önemli! Çünkü HDP barajı geçemezse, o takdirde Emperyalizmin ‘Büyük Kürdistan’ projesi büyük bir darbe yiyecektir!
‘KÜRT AÇILIMI’ yeniden gündeme taşınıyor!
Önce CHP Genel Başkanı, daha sonra da, AKP’li Efgan Ala, Mehdi Eker ve Taner Yıldız PKK’ya yakınlığı ile bilinen DPI’nın (Demokratik Gelişim Enstitüsü) Londra’daki merkezini ziyaret ettiler! Aynı merkez 25 Mayıs’ta Açılım Süreci’nin Akil Adamları ile Oslo’da bir toplantı yaptı! AKP’nin ve CHP’nin açıklanan seçim bildirgelerinde, bizi ‘İki Millet-İki Devlet’e götürecek olan; yani Millî Devletin sonu demek olan ‘Eşit Vatandaşlığa’ yer verilmesi Açılım’ın yeniden başlatılacağı endişelerimizi güçlendiriyor.
Eşit Vatandaşlığı, Anadilde Eğitimi ve Yerel Yönetimlerin Özerkliğini gündeme getirenler BARIŞA değil, KAOSA hizmet etmektedirler!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678