Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
Nihat ÖZTÜRK

DARBE YASALARI YÜRÜRLÜKTE

Sözde 12 Eylül 1980 yılında darbe yaparak yönetime el koyan Kenan Evren’i yargıladık ancak onun getirdiği yasalarla ülkeyi yönetmeye devam ediyoruz.
Darbe, demokrasiye yapılan bir saldırıysa, darbe yapanlar yargılanıp suçlu bulunduysa darbecilerin yaptığı anayasa ve diğer yasaların da yürürlükten kaldırılıp yerine demokratik özellikleri öne çıkan yasaların getirilmesi gerekmez mi?
Çok açık bir örnek vermek gerekirse 12 Eylül darbecileri üniversiteleri denetlemek için kısa adı YÖK olan bir kurum ortaya koydular.
Tamamen darbe mantığı!
Üniversitelere nefes aldırmayacaklar!
Bu kurumu kuran darbecileri yarılayarak mahkûm ettik ama darbecilerin getirdiği YÖK’ü de çok sevdik. Ne farkımız kaldı darbecilerden? O zaman darbecilerin getirdiği her şeyi yeniden değerlendirmek gerekmez mi?
Bir başka darbe kalıntısı da seçim barajı… Seçim barajını koyan 12 Eylül zihniyetini yargıladık ama o zihniyetin getirdiği seçim barajı da pek bi hoşumuza gitti.
Darbe yaptığı için yargılanan Kenan Evren’in kendisi için anayasaya koyduğu cumhurbaşkanının yetkilerini kullanarak ülkeyi yönetmeyi nasıl açıklayabiliriz!
Mesela, daha sonra seçilen sivil cumhurbaşkanlarından hiç birisi darbeci generalin kendisine tanıdığı haklar için “olmaz böyle şey” diyerek değişikliğe gidilmesini istediğine şahit olmadık.
Ya da Türkiye Büyük Millet Meclisi böyle bir değişikliğe gitmedi.
Defalarca anayasa değişikliği yapıldığı halde bu yetkilere dokunan olmadı.
Sevdik kısaca darbecilerin getirdiği yasaları.
Peki; düğün değil bayram değil, nerden çıktı bu 12 Eylül askeri darbesinin getirdiği yasalarla ülkeyi yönetiyor olmayı gündeme getirmek?
Milletvekillerinin belirlenmesi yöntemiyle ilgili gelişmeler konuyu yeniden tartışma gerekliliğini ortaya koydu.
Bu yöntem de sözde yargıladığımız 12 Eylül askeri darbesinin bir ürünüdür.
O günden bugüne yönetime gelen hiçbir iktidar bu konuda bir tek adım atmadı.
Parti genel başkanları önlerine aldıkları bir beyaz kâğıda milletvekili yapmak istedikleri kişilerin ismini yazıyorlar ve seçmene oylatıyorlar.
Genel başkan ne derse o!
Buna da halkın katılımıyla gerçekleşmiş demokratik bir seçim diyorlar.
Genel başkanları kim etkiler, kim tesir eder, kim yönlendirir onları da kimse bilmiyor.
Bu aday belirleme yöntemi de 12 Eylül askeri yönetiminin getirdiği bir sistemdir.
Demokratik bir yöntem asla değildir.
Siyasilere sorarsanız bu yöntemin ana omurgası parti disiplinidir.
Ne disiplinmiş ama!
Genel başkan istediğini yazar istediğini çizer… Bu kadar basit olmamalı!
12 Eylül darbesi öncesi her parti ön seçim yapar, adayları delegeler belirlerdi. Bunda da delegeleri etkilemek söz konusu olmaz mıydı? Olurdu elbette ancak yine de dönüp en azından delegelerin görüşünü almak gibi bir yönü vardı.
Bunda her şey genel başkanın iki dudağının arasında.
Siyasi partilerin çoğu eğilim yoklaması yapıyorlar sözde; ancak yine de genel başkan gözlüklerini takıp kafasındaki isimleri alt alta yazıyor.
Sonra da güya seçmene soruyorlar!
Seçmen de vekillerini kendisi belirlediğini zannediyor.
Ve geliyoruz meclise; tablo şu: kabul edenler etmeyenler, kabul edilmiştir!
Bu mu demokrasi dediğiniz yönetim şekli?
Hani bu yasaları darbeciler yapmıştı! Aynı yasalarla yönetiyoruz Türkiye’yi…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678