Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
blank
Pınar Holt

BAĞIRMADAN ÇOCUK BÜYÜTMENİN PÜF NOKATALARI

Sevgili günlük, bugün ilk defa ciğerlerimden gelen bir sesle haykırarak ‘YETEEEER!’ diye bağırmak istedim. Ancak o ses, büyük bir şiddetle boğazıma kadar geldi ve orada 1 yumruk gibi tıkandı. Bağıramadım çünkü kızım yeterince bağırıyor ve tepiniyordu! Boğazımda takılı kalan o ses, dışarı çıkamadan resmen içimde kaldı ve ben kıpkırmızı, şaşkın, ne yapacağımı bilemeden kalakaldım. Bu durumun aynısının bir gün benim de başıma geleceğini asla düşünmemiştim.

Sevgili Günlük, kendime söz veriyorum, her ne olursa olsun kızıma bağırmamak için elimden geleni yapacağım.

Ama nasıl!?!? Allah’ım yardım et !!!

Gelin sizi günlüğüme yazdığım bu yazının geçtiği güne götüreyim. Kızım 3 yaş civarı, net hatırlayamıyorum. Hani Şu ‘Terrible 2’ ve ‘Horrible 3’ yani 2 ve 3 yaş sendromu dönemlerindeyiz. Kış aylarından birindeyiz. Planımız; alışveriş merkezinin oyun alanında vakit geçirip, benim birkaç alışverişimi yaptıktan sonra bir arkadaşın çocuğunun doğum gününe katılmak. Doğum gününe palyaço gelecek diye benim ki aşırı heyecanlı. Neyse kızım Su, oyun alanında oynadı, alışveriş işlerimizi hallettik tam dışarıya çıkıp taksi ile doğum gününe gideceğiz:

  • Ben: ‘Hadi kızım ceketimizi giyinelim, dışarıya çıkıyoruz’
  • Su: ‘Hayıy!’ (R’leri tam söyleyemiyordu)
  • Ben: ‘O ne demek kızım? Giy lütfen’ dedim ama benim ses tonumdan tansiyonun yükseldiği belli.
  • Su: ‘İstemiyoyum! Hayıy dedim!’
  • Ben: ‘Su’cum dışarısı buz gibi, kış ayındayız hasta mı olmak istiyorsun?’
  • Su: Ben üşümüyoyum! Hayıy! Hayıy! Hayıyyy! diye bağırmaya başladı.
  • Ben: ‘Su! Geç kalıyoruz! Ceketini giy yoksa doğum günü partisine gitmiyoruz!’ dedim ve bir baktım kızım alışveriş merkezinin tam ortasında yere yatmış, hem tepiniyor hem de çığlık çığlığa ağlıyor. Rahmetli annanem ‘Yavrum etinden et mi kopardılar ne bağırıyorsun’ derdi aynı o şekilde ağlıyor çocuk.

Sanırım bu tarz bir durumu en az 1 kere yaşamış ya da bir başkasında şahit olmuşsunuzdur. Çünkü ben kızım doğmadan önce böyle bir duruma şahit olup ‘Ben çocuğumla asla bu duruma gelmem’ dediğimi çok net hatırlıyorum 😊 Büyük konuşmamak lazımmış.

Neyse o gün kızımı yatıştırmak ve kendi sakinliğimi kontrol altına almak için harcadığım çabayı bugün hala anımsayabiliyorum. Allah’tan danışabileceğim bir uzman vardı ve kendisinin yönlendirmeleriyle aynı durumu tekrar tekrar yaşamadık.

O dönemde imkanlarımın dahilinde bir uzman desteği alabiliyordum ancak böyle bir imkanım olmasaydı ne yapabilirdim diye düşündüğümde, aklıma aşağıda ki sorular geldi ve sizinle paylaşmak istedim:

  • Öncelikle hangi durumlarda kızımla kriz yaşadığımızı tespit ederdim.
  • Tespit ettiğim bu konuları zıtlaşmadan, inatlaşmadan, tansiyonu yükseltmeden nasıl çözebileceğime bakardım.
  • Çok öfkelensem bile sesimi yükseltmemenin yollarını araştırırdım.
  • Kızımı yetiştirirken nasıl bir pozitif disiplin uygulayabilirim diye düşünürdüm.

Değerli anne & babalar, eğer herhangi bir kriz anı için eylem planımız yoksa, büyük olasılıkla çocuğunuzla zıtlaşıp, sesinizi yükseltebilir ve sonunda özür dilemenize rağmen tekrar tekrar aynı üzücü durumları yaşayabilirsiniz.

Peki bu kriz durumlarını tekrar tekrar yaşamamak ya da hafifletmek için ne yapmalıyız? Ben sizler için kızımla alışveriş merkezinde yaşadığımız o kriz anından yola çıkarak neler yapabileceğimizi birkaç maddeyle özetleyeme çalıştım:

1. KRİZ ANINDAN UZAKLAŞIN

Fırtınanın tam ortasındayken bazen 1 el yardımı rüzgarın şiddetini azaltabilir yani yaşadığımız durumu yatıştırabilir. Nerede ya da kiminle olduğumuz önemli değil ama kriz anında çocuğumuzla inatlaşarak, bağırarak olumsuz durumu devam ettirmek yerine, mola daha vermek etkili olabilir. Eşimiz, bakıcımız ya da annemiz, yanımızda kim varsa çocuğumuzu emanet edip 5-10 dakika ortamdan uzaklaşmak her iki taraf için de tansiyonu indirebilir.

2. SEÇENEK SUNUN

Çocuğunuzla evden çıkmadan önce gün içinde ki planınız hakkında mutabık kalın ve ona seçenekler sunarak, bazı konuları kendisinin karar vermesine olanak sağlayın. Benim kızımla yaşadığım ‘Ceket giyinme’ krizinde eğer yaklaşımım aşağıda ki olabilseydi belki sonuçları da daha farklı olabilirdi.

Su: ‘Ceketimi giymek istemiyoyum!’

Ben: ‘SU, dışarıda dondurucu bir soğuk var. Bu havada ceketsiz çıkamayız ama arabaya gidene kadar giyinip, arabada üstünü tekrar çıkartabilirsin ve doğum gününde de giymek zorunda değilsin. Şimdi çıkmamız lazım vaktimiz az kaldı. Kararını verir misin?’

3. ZAMAN YÖNETİMİ YAPIN

Özellikle sabahları okula giderken geç kalmamak ya da tam evden çıkarken oluşabilecek kriz anlarını yönetebilmek için 15 dakikalık boşluk ayırın, en azından muhtemel bir kriz anı oluşumunda zaman sorununu atlamış olursunuz.

4. HİKAYELER OLUŞTURUN

Ben kızımla ufakken tırnak kesme, diş fırçalama, banyo yapma, ilaç içme, süt içme, uykuya dalma gibi konularda sorun yaşadığımda kendi çocukluğumun olduğu hikayeler oluşturuyordum.

Örneğin; ‘Biliyor musun? bende senin yaşlarında dişlerimi fırçalamak istemezdim sonra 1 gece dişim çok ağrıdı ve diş perisi gelip, eğer dişlerimi düzenli fırçalar isem ağrının geçeceğini söyledi. O gün bu gündür diş perisinin sözünü dinledim ve dişlerim çok sağlıklı oldu.’

5. ŞAKALAR YAPIN

Tam yemeğe oturacaksınız çocuğunuz kek yiyeceğim diye tutturdu. Ne yaparsınız? Sanırım belli bir süre ikna etmeye çalıştıktan sonra hepimiz kızmaya başlayabiliriz. İşte tamda suyun kaynama notasına erişmeden benim tavsiyem işi şakaya vurun. Böylece hem kendinizi rahatlatıp hem de çocuğunuzu ikna edebilirsiniz. Ben böyle durumlarda bazen kendimi yere atıp (tabi evdeysek) bebek gibi tepinmeye ve kek istiyorum diye ağlamaya başlıyordum ya da canavar taklidi yapıp ‘Burada yemek öncesi kek yemek isteyen bir çocuk varmış onu bulup, yiyeceğim’ gibi gıdıklama ya da yakalama oyunları ile ortamı daha fazla germek yerine yumuşatma çalışırdım.

Sevgili anne & babalar, bazılarımız ‘Biz anamızdan babamızdan böyle gördük’ diyerek kendi ailesinden ne gördü ise aynısını çocuklarına uygulayabiliyor. Evet ailemizden ne gördüğümüz gerçekten çok önemli. Aileden gördüğümüz sağlıklı tutumları mutlaka kendi çocuklarımıza da uygulamalıyız. Ancak aynı zamanda da sağlıksız ve yanlış olan tutumları da değiştirebilmeliyiz. Biliyorum, özellikle geleneksel aile yapısında büyümüş kişilerin çocuklarına karşı kendi ebeveynlik tutumlarını değiştirebilmeleri dalgalara karşı kulaç atmak kadar zor. Ama zaten anne baba olmak çocuğun için hayatın dalgalarıyla savaşmak değil mi?

Sözümü Hz. Mevlana’nın güzel bir sözüyle noktalayarak, eşinizle, çocuğunuzla ve tüm sevdiklerinizle muhabbet içinde olduğunuz, huzurlu bir yıl dilerim.

“Gönlüm gürültüsüz, patırtısız, harfsiz, sessiz bir söz istiyor!”
Hz. Mevlana

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

12345678